-
سنقر آن دم طاس و مندیلی نکو ** برگرفت و رفت با او دو بدو
- Sungur, hamam tasıyla iyi bir peştamal ve havlu aldı. Beraberce yola düştüler.
-
مسجدی بر ره بد و بانگ صلا ** آمد اندر گوش سنقر در ملا
- Yolda bir mescit vardı. Ezanda okunmaktaydı. Sungur ezan sesini duydu.
-
بود سنقر سخت مولع در نماز ** گفت ای میر من ای بندهنواز
- Namaza pek düşkündü. Dedi ki: “Ey kuluna iltifatlarda, ihsanlarda bulunan beyim,
-
تو برین دکان زمانی صبرکن ** تا گزارم فرض و خوانم لم یکن 3060
- Sen şu dükkânda birazcık otur da ben namazı kılıvereyim.”
-
چون امام و قوم بیرون آمدند ** ازنماز و وردها فارغ شدند
- Bey, dükkânda oturdu. İmamla cemaat namazı kılıp camiden çıktılar.
-
سنقر آنجا ماند تا نزدیک چاشت ** میر سنقر را زمانی چشم داشت
- Sungur kuşluk çağına kadar içerde kaldı. Bey, bir müddet bekledi.
-
گفت ای سنقر چرا نایی برون ** گفت مینگذاردم این ذو فنون
- “Sungur, neye dışarı çıkmıyorsun?” diye seslendi. Sungur, içerden “Efendim, koyuvermiyorlar.
-
صبر کن نک آمدم ای روشنی ** نیستم غافل که در گوش منی
- Birazcık daha sabret, şimdi geliyorum. Beni beklemekte olduğunu biliyorum, unutmadım” dedi.
-
هفت نوبت صبر کرد و بانگ کرد ** تاکه عاجز گشت از تیباش مرد 3065
- Bey, tam yedi kere seslendi, bekledi, bekledi, seslendi. Nihayet Sungur’un bu cilvesinden usandı, âciz kaldı, sabrı tükendi.
-
پاسخش این بود مینگذاردم ** تا برون آیم هنوز ای محترم
- Sungur, beyin her seslenişinde “Efendim, dışarı çıkacağım ama daha koyuvermiyorlar” diyordu.