-
انبیا گفتند با خاطر که چند ** میدهیم این را و آن را وعظ و پند
- Peygamberler bile, “Şuna buna nasihat edip duruyoruz.
-
چند کوبیم آهن سردی ز غی ** در دمیدن در قفض هین تا بکی
- Niceye bir soğuk demiri dövüp duracak, niceye bir kafese üfleyip yatacağız?” diye hatırlarından geçirdiler.
-
جنبش خلق از قضا و وعده است ** تیزی دندان ز سوز معده است
- Halkın yaptığı işler, Allah’ın kaza ve kaderiyledir. Dişin keskinliği, midenin hararet ve kuvvetinden ileri gelir.
-
نفس اول راند بر نفس دوم ** ماهی از سر گنده باشد نه ز دم 3080
- Nefs-i Kül, insanın cüz’i nefsine tesir etti de olacaklar oldu. Balık baştan kokar, kuyruktan değil!
-
لیک هم میدان و خر میران چو تیر ** چونک بلغ گفت حق شد ناگزیر
- Bunu böyle bil, bil ama eşeğini de yine ok gibi süre dur. Çünkü Allah, “Emirlerimi tebliğ et” diye emretmiştir; emrinden dışarı çıkmaya imkân yok.
-
تو نمیدانی کزین دو کیستی ** جهد کن چندانک بینی چیستی
- (Bir fırka cennetliktir, bir fırka cehennemlik). Bu iki fırkanın hangisindensin, bilemezsin ki. Ne olduğunu görünceye kadar çalış, çabala!
-
چون نهی بر پشت کشتی بار را ** بر توکل میکنی آن کار را
- Gemiye yükünü yükledin mi Allah’a dayanman gerek.
-
تو نمیدانی که از هر دو کیی ** غرقهای اندر سفر یا ناجیی
- Yolda gark mı olacaksın, kurtulup sağlıkla, selâmetle gideceğin yere mi varacaksın? Bu ikisinden hangisi başına gelecek, bilemezsin ki,
-
گر بگویی تا ندانم من کیم ** بر نخواهم تاخت در کشتی و یم 3085
- Eğer ne olacağım, başına ne gelecek? Bunu bilmedikçe gemiye binmem.
-
من درین ره ناجیم یا غرقهام ** کشف گردان کز کدامین فرقهام
- Bu seferden kurtulacak mıyım, yoksa yolda boğulacak mıyım? Ne olacağımı bildir bana.