-
لیک هم میدان و خر میران چو تیر ** چونک بلغ گفت حق شد ناگزیر
- Bunu böyle bil, bil ama eşeğini de yine ok gibi süre dur. Çünkü Allah, “Emirlerimi tebliğ et” diye emretmiştir; emrinden dışarı çıkmaya imkân yok.
-
تو نمیدانی کزین دو کیستی ** جهد کن چندانک بینی چیستی
- (Bir fırka cennetliktir, bir fırka cehennemlik). Bu iki fırkanın hangisindensin, bilemezsin ki. Ne olduğunu görünceye kadar çalış, çabala!
-
چون نهی بر پشت کشتی بار را ** بر توکل میکنی آن کار را
- Gemiye yükünü yükledin mi Allah’a dayanman gerek.
-
تو نمیدانی که از هر دو کیی ** غرقهای اندر سفر یا ناجیی
- Yolda gark mı olacaksın, kurtulup sağlıkla, selâmetle gideceğin yere mi varacaksın? Bu ikisinden hangisi başına gelecek, bilemezsin ki,
-
گر بگویی تا ندانم من کیم ** بر نخواهم تاخت در کشتی و یم 3085
- Eğer ne olacağım, başına ne gelecek? Bunu bilmedikçe gemiye binmem.
-
من درین ره ناجیم یا غرقهام ** کشف گردان کز کدامین فرقهام
- Bu seferden kurtulacak mıyım, yoksa yolda boğulacak mıyım? Ne olacağımı bildir bana.
-
من نخواهم رفت این ره با گمان ** بر امید خشک همچون دیگران
- Ben, başkaları gibi kuru bir ümide kapılıp şüpheyle yola düşmem dersen,
-
هیچ بازرگانیی ناید ز تو ** زانک در غیبست سر این دو رو
- Hiçbir ticarette bulunamazsın. Çünkü bu ikisi de gaybdadır, sırdır.
-
تاجر ترسندهطبع شیشهجان ** در طلب نه سود دارد نه زیان
- Pul şişe gibi ruhu incecik olan, cüz’i bir şeyden kırılıveren korkak tacir, ticaretinden ne fayda görür, ne ziyan eder.
-
بل زیان دارد که محرومست و خوار ** نور او یابد که باشد شعلهخوار 3090
- Hatta fayda şöyle dursun ziyan eder, mahrum kalır, hor olur. Kimde yanış varsa nuru o bulur.