-
از انس فرزند مالک آمدست ** که به مهمانی او شخصی شدست 3110
- Malik oğlu Enes’ten rivayet edilmiştir. Birisi ona konuk olmuştu.
-
او حکایت کرد کز بعد طعام ** دید انس دستارخوان را زردفام
- O hikâye eder: Yemekten sonra, peşkirini sararmış,
-
چرکن و آلوده گفت ای خادمه ** اندر افکن در تنورش یکدمه
- Kirlenmiş, yemeğe bulaşmış gören Enes, hizmetçi kadına: “Bunu al da tandıra at, bir müddet kalsın” dedi.
-
در تنور پر ز آتش در فکند ** آن زمان دستارخوان را هوشمند
- Enes’in sırlarına vâkıf olan o hizmetçi de peşkiri ateşle dopdolu olan tandıra atıverdi.
-
جمله مهمانان در آن حیران شدند ** انتظار دود کندوری بدند
- Bütün konuklar, şaşırıp kaldılar, peşkirden duman çıkacağını kavrulup yanacağını umuyorlardı.
-
بعد یکساعت بر آورد از تنور ** پاک و اسپید و از آن اوساخ دور 3115
- Derken bir müddet sonra hizmetçi, peşkiri arınmış temizlenmiş, tertemiz olarak getirdi.
-
قوم گفتند ای صحابی عزیز ** چون نسوزید و منقی گشت نیز
- Oradakiler, “Ey Peygamber’le görüşüp konuşmuş olan aziz zat, peşkir nasıl oldu da hem yanmadı, hem de temizlendi?” dediler.
-
گفت زانک مصطفی دست و دهان ** بس بمالید اندرین دستارخوان
- Enes dedi ki. “Mustafa, bu peşkire elini, ağzını silmişti; onun için!”
-
ای دل ترسنده از نار و عذاب ** با چنان دست و لبی کن اقتراب
- Ey ateşten, azaptan korkan gönül, böyle bir ele, böyle bir ağıza yaklaş!
-
چون جمادی را چنین تشریف داد ** جان عاشق را چهها خواهد گشاد
- Bu el, bu ağız, cansız bir şeye böyle bir yücelik verirse âşığın ruhuna neler açmaz, neler yapmaz?