English    Türkçe    فارسی   

3
3127-3136

  • سر در اندازم نه این دستارخوان ** ز اعتماد هر کریم رازدان
  • Her kerem sahibi, her sır bilir ere itimadım var. Bu yüzden değil peşkiri, başımı bile atarım” dedi.
  • ای برادر خود برین اکسیر زن ** کم نباید صدق مرد از صدق زن
  • Kardeş sen de kendini bu iksire vur, erkeğin himmeti, erkeğin sadakati, kadından aşağı değil ya!
  • آن دل مردی که از زن کم بود ** آن دلی باشد که کم ز اشکم بود
  • Bir erkeğin gönlü, kadının gönlünden aşağıysa o gönül, işkembeden de bayağıdır gayrı.
  • قصه‌ی فریاد رسیدن رسول علیه السلام کاروان عرب را کی از تشنگی و بی‌آبی در مانده بودند و دل بر مرگ نهاده شتران و خلق زبان برون انداخته
  • Rasûl aleyhisselâm’ın susuzluktan bunalmış, su bulamadıklarından âciz bir hale düşmüş, adamların da, develerin de dilleri, ağızlarından çıkmış olan bir Arap kervanının imdadına erişmeleri
  • اندر آن وادی گروهی از عرب ** خشک شد از قحط بارانشان قرب 3130
  • Çölde bir Arap kervanı susuz kalmış, yağmursuzluktan kırbalarında bir damlacık olsun su kalmamıştı.
  • در میان آن بیابان مانده ** کاروانی مرگ خود بر خوانده
  • Bütün kervan, o çöl ortasında bunalmış, ölüm haline gelmişti.
  • ناگهانی آن مغیث هر دو کون ** مصطفی پیدا شد از ره بهر عون
  • Ansızın o iki dünyanın imdadına yetişen Mustafa, onların imdadına erişmek üzere yoldan çıkageldi.
  • دید آنجا کاروانی بس بزرگ ** بر تف ریگ و ره صعب و سترگ
  • Çölde, o sarp ve sonsuz yolda, o kızgın kumların üstünde bunalıp kalmış olan o kalabalık kervanı gördü.
  • اشترانشان را زبان آویخته ** خلق اندر ریگ هر سو ریخته
  • Develerinin dilleri, ağızlarından çıkmış; adamlar, taraf taraf kumlara serilmiş kalmıştı!
  • رحمش آمد گفت هین زوتر روید ** چند یاری سوی آن کثبان دوید 3135
  • Bu hali görünce acıdı, “Kalkın, bir kaçınız derhal o kum yığınına doğru koşun!
  • گر سیاهی بر شتر مشک آورد ** سوی میر خود به زودی می‌برد
  • Orada zenci bir köle kırbayla beyine su götürüyor.