-
آب از جوشش همیگردد هوا ** و آن هوا گردد ز سردی آبها
- Su kaynayınca buhar haline gelir, havaya çıkar… havadaki buhar da soğuyunca su olur, öyle mi ?
-
بلک بی علت و بیرون زین حکم ** آب رویانید تکوین از عدم
- Doğrusu şu: yaradılış bu hükümlerden hariç olarak sebepsiz, illetsiz yokluktan sular coşturmada.
-
تو ز طفلی چون سببها دیدهای ** در سبب از جهل بر چفسیدهای
- Sen çocukluğundan sebepleri görüyor, bilgisizliğinden sebeplere yapışıyorsun.
-
با سببها از مسبب غافلی ** سوی این روپوشها زان مایلی
- Sebepleri görüyor da müsebbipten gaflet ediyorsun. Bu hakikati örten, müsebbibin yüzünü gizleyen sebeplere ondan meyletmektesin sen.
-
چون سببها رفت بر سر میزنی ** ربنا و ربناها میکنی 3155
- Sebepler gitti mi başına vurmağa başlar, aman Yarabbi demeye koyulursun.
-
رب میگوید برو سوی سبب ** چون ز صنعم یاد کردی ای عجب
- Tanrı da sana “Hadi, yürü, sebebe git… Ne acayip şey, sen, beni, yarattığım sebepler için andın ha!” der.
-
گفت زین پس من ترا بینم همه ** ننگرم سوی سبب و آن دمدمه
- O vakit kul “Bundan böyle hep seni göreceğim, sebebe, o lâftan ibaret saçma şeye bakmayacağım artık “ der ama
-
گویدش ردوا لعادوا کار تست ** ای تو اندر توبه و میثاق سست
- Allah “Seni tekrar sebep âlemine göndersem yine sebebe yapışırsın. Senin için bu, a tövbesinden durmayan ahdi çürük adam!
-
لیک من آن ننگرم رحمت کنم ** رحمتم پرست بر رحمت تنم
- Fakat ben bu işe bakmam, rahmetim boldur. Rahmet etrafında dönüp dolaşırım, herkese rahmet ederim ben!
-
ننگرم عهد بدت بدهم عطا ** از کرم این دم چو میخوانی مرا 3160
- Senin kötü ahdine bakmam, mademki şimdi bana niyaz ediyorsun, keremimden sana ihsan eder, muradını veririm” der.