-
آنک مادر آفرید و ضرع و شیر ** با پدر کردش قرین آن خود مگیر 330
- Anayı, ananın memesini, sütünü yaratan, onu babayla çift eden O’dur, O’na serkeş olma.
-
ای خداوند ای قدیم احسان تو ** آنک دانم وانک نه هم آن تو
- Ey Allah, ey ihsanı kadîm olan, bildiğim de senindir, bilmediğim de.
-
تو بفرمودی که حق را یاد کن ** زانک حق من نمیگردد کهن
- Sen, Allah’ı an, çünkü benim hakkım hiç eskimez.
-
یاد کن لطفی که کردم آن صبوح ** با شما از حفظ در کشتی نوح
- O sabah çağında, sizin Nuh’un gemisinde koruduğumuzu, bu suretle lütuflarda bulunduğumu an.
-
پیله بابایانتان را آن زمان ** دادم از طوفان و از موجش امان
- O zaman sizin aslınızı, atalarınızı tufandan, tufan dalgasından korudum, onlara aman verdim.
-
آب آتش خو زمین بگرفته بود ** موج او مر اوج که را میربود 335
- Ateş huylu su, yeryüzünü kaplamıştı. Dalgası, dağların tepelerine kadar çıkıyordu.
-
حفظ کردم من نکردم ردتان ** در وجود جد جد جدتان
- Sizi reddetmedim, atanızın atasının atasının varlığında sizi korudum.
-
چون شدی سر پشت پایت چون زنم ** کارگاه خویش ضایع چون کنم
- Mademki baş oldun, sana nasıl ayağımla vururum, kendi iş yurdumu nasıl ziyan ederim?
-
چون فدای بیوفایان میشوی ** از گمان بد بدان سو میروی
- Vefasızlara kendini feda ediyor, kötü bir zan yüzünden o tarafa doğru gidiyorsun.
-
من ز سهو و بیوفاییها بری ** سوی من آیی گمان بد بری
- Bense unutmadan, vefasızlıktan berîyim. Benim yanıma gelsen bile kötü bir zanla gelirsin.