-
پاسبان آفتابند اولیا ** در بشر واقف ز اسرار خدا
- Velîler, güneşin bekçileridir. İnsanlar içinde Allah sırlarını bilir, anlar onlar.
-
اصل ما را حق پی بانگ نماز ** داد هدیه آدمی را در جهاز
- Allah, bizi namaz vaktini bildirmek üzere Âdemoğluna hediye etmiştir.
-
گر بناهنگام سهویمان رود ** در اذان آن مقتل ما میشود 3335
- İçimizden biri yanılır da vakitsiz öterse o ötüşü ölümüne sebep olur.
-
گفت ناهنگام حی عل فلاح ** خون ما را میکند خوار و مباح
- Vakitsiz “Haydin namaza” dememiz, kanımızı mubah eder.
-
آنک معصوم آمد و پاک از غلط ** آن خروس جان وحی آمد فقط
- Masum olan, yanılmayansa ancak vahye mahzar olan can horozudur.
-
آن غلامش مرد پیش مشتری ** شد زیان مشتری آن یکسری
- Kölesini de sattı. Köle satılır satılmaz öldü, alan da iki kat ziyana girdi.
-
او گریزانید مالش را ولیک ** خون خود را ریخت اندر یاب نیک
- Malını kaçırdı ama iyi bil ki kendi kanına girdi.
-
یک زیان دفع زیانها میشدی ** جسم و مال ماست جانها را فدا 3340
- Bir ziyana uğramak, birçok ziyanları defedecekti. Cismimiz, malımız, canlarımıza fedadır; canımıza gelecek belâ, cismimize, malımıza gelir.
-
پیش شاهان در سیاستگستری ** میدهی تو مال و سر را میخری
- Gazaba uğradın mı padişahlara malını verir, başını kurtarırsın.
-
اعجمی چون گشتهای اندر قضا ** میگریزانی ز داور مال را
- Fakat iş bilmez cahil misin? Kazaya düşünce padişahtan malını kaçırmaya kalkışırsın.
-
خبر کردن خروس از مرگ خواجه
- Horozun ev sahibinin ölümünü haber vermesi