-
پیله بابایانتان را آن زمان ** دادم از طوفان و از موجش امان
- O zaman sizin aslınızı, atalarınızı tufandan, tufan dalgasından korudum, onlara aman verdim.
-
آب آتش خو زمین بگرفته بود ** موج او مر اوج که را میربود 335
- Ateş huylu su, yeryüzünü kaplamıştı. Dalgası, dağların tepelerine kadar çıkıyordu.
-
حفظ کردم من نکردم ردتان ** در وجود جد جد جدتان
- Sizi reddetmedim, atanızın atasının atasının varlığında sizi korudum.
-
چون شدی سر پشت پایت چون زنم ** کارگاه خویش ضایع چون کنم
- Mademki baş oldun, sana nasıl ayağımla vururum, kendi iş yurdumu nasıl ziyan ederim?
-
چون فدای بیوفایان میشوی ** از گمان بد بدان سو میروی
- Vefasızlara kendini feda ediyor, kötü bir zan yüzünden o tarafa doğru gidiyorsun.
-
من ز سهو و بیوفاییها بری ** سوی من آیی گمان بد بری
- Bense unutmadan, vefasızlıktan berîyim. Benim yanıma gelsen bile kötü bir zanla gelirsin.
-
این گمان بد بر آنجا بر که تو ** میشوی در پیش همچون خود دوتو 340
- Sen, hani kendine benzeyenlerin önünde iki kat olursun ya… İşte onlar hakkında kötü zanda bulun.
-
بس گرفتی یار و همراهان زفت ** گر ترا پرسم که کو گویی که زفت
- Nice ulu ulu dostlar, yoldaşlar edindin. Sana, nerede onlar diye sorsam gittiler dersin.
-
یار نیکت رفت بر چرخ برین ** یار فسقت رفت در قعر زمین
- İyi dostun yüce göklere gitti kötülük dostunsa yerin dibine geçti.
-
تو بماندی در میانه آنچنان ** بیمدد چون آتشی از کاروان
- Ara yerde sen kalakaldın, yardımsız, yardımcısız kervandan arta kalan ve sönmeye mahkûm ateşe döndün.