-
صاحب خانه بخواهد مرد رفت ** روز فردا نک رسیدت لوت زفت
- Yarın, adam ölünce sana epeyce yemek düşecek.
-
پارههای نان و لالنگ و طعام ** در میان کوی یابد خاص و عام 3345
- Köyde halk da, ileri gelenler de kurban etleri, lalangalar, yemekler yiyecekler.
-
گاو قربانی و نانهای تنک ** بر سگان و سایلان ریزد سبک
- Yoksullara, köpeklere bir hayli öküz eti, koca koca ekmekler dağıtılacak.
-
مرگ اسپ و استر و مرگ غلام ** بد قضا گردان این مغرور خام
- Atın, eşeğin, kölenin ölümü, bu ham mağrura gelecek kazayı defedecekti.
-
از زیان مال و درد آن گریخت ** مال افزون کرد و خون خویش ریخت
- Fakat o, malının ziyan olmasından ve bu yüzden derde düşmesinden kaçtı, malını çoğalttı… Çoğalttı ama kendi kanına girdi!
-
این ریاضتهای درویشان چراست ** کان بلا بر تن بقای جانهاست
- Dervişlerin bu riyazatları neden? Çünkü cisme verilen o eziyetler, canların bakasına sebep olur.
-
تا بقای خود نیابد سالکی ** چون کند تن را سقیم و هالکی 3350
- Salik, ebediliğe erişmese nasıl olur da tenini hastalıklara uğratır, helâk eder?
-
دست کی جنبد به ایثار و عمل ** تا نبیند داده را جانش بدل
- Ruhu, karşılığında elde edeceği şeyleri görmese insan, elini açar da cömertlik eder, ibadette bulunur mu?
-
آنک بدهد بی امید سودها ** آن خدایست آن خدایست آن خدا
- Kâr ummaksızın veren ancak Allah’tır, Allah’tır, Allah!
-
یا ولی حق که خوی حق گرفت ** نور گشت و تابش مطلق گرفت
- Yahut da Allah huylarıyla huylanmış olan, nur olan, Allah parıltısını elde eden Allah velisi.