-
گوش بنهاده بد آن مرد خبیث ** میشنود او از خروسش آن حدیث
- O habis herif de horoz ne diyecek diye kulak vermiş dinliyordu.
-
دویدن آن شخص به سوی موسی به زنهار چون از خروس خبر مرگ خود شنید
- O adamın, horozdan ölüm haberini duyunca Musa’ya koşması
-
چون شنید اینها دوان شد تیز و تفت ** بر در موسی کلیم الله رفت
- Bunları duyunca ateşlenip koşa koşa Musa Kelimullah’ın kapısına dayandı.
-
رو همیمالید در خاک او ز بیم ** که مرا فریاد رس زین ای کلیم
- Korkudan kapısının toprağına yüz sürmekte, Ey Kelîm, feryadıma yetiş demekteydi.
-
گفت رو بفروش خود را و بره ** چونک استا گشتهای بر جه ز چه
- Musa, “Yürü, yüzünü yerlere döşe de kurtul. Mademki usta oldun, kuyudan sıçra, çık!
-
بر مسلمانان زیان انداز تو ** کیسه و همیانها را کن دوتو 3370
- Hadi Müslümanlara ziyan ver, keseni, dağarcığını iki kat doldur.
-
من درون خشت دیدم این قضا ** که در آیینه عیان شد مر ترا
- Ben, sana aynada görünen bu kaza ve kaderi kerpiçte gördüm.
-
عاقل اول بیند آخر را بدل ** اندر آخر بیند از دانش مقل
- Akıllı kişiye, sonda görülecek şey önceden görünür, gönlüne doğar; bilgisi az kişiye sonunda!” dedi.
-
باز زاری کرد کای نیکوخصال ** مر مرا در سر مزن در رو ممال
- Adam tekrar feryat edip dedi ki: “Ey iyi ahlâklı, lütfet. Başıma kakma yüzüme vurma.
-
از من آن آمد که بودم ناسزا ** ناسزایم را تو ده حسن الجزا
- Ben, iyiliğe lâyık bir adam değilim, ancak öyle hareket edebilirdim… Ettim de. Sen, benim liyakatsızlığıma iyi bir karşılık ver, lütfet.”
-
گفت تیری جست از شست ای پسر ** نیست سنت کید آن واپس به سر 3375
- Musa, “Oğul, şastten bir oktur fırladı, geri gelmesi âdet değildir ki.