-
هر که دید او مر ترا از دور گفت ** کو در آن صحرا چو لاله تر شکفت 3550
- Seni uzaktan gören ovada bir lâle gibi açılmış der.
-
او نداند که تو همچون ظالمان ** از برون در گلشنی جان در فغان
- Bilmez ki sen, zalimler gibi görünüşte gül bahçesindesin, fakat ruhun, feryat edip duruyor!
-
خواب تو آن کفش بیرون کردنست ** که زمانی جانت آزاد از تنست
- Uyuman, o dar ayakkabıyı çıkarmana benzer. Uykuda bir müddet ruhun, bedenden kurtulur.
-
اولیا را خواب ملکست ای فلان ** همچو آن اصحاب کهف اندر جهان
- Azizim, uyku, Allah velilerinin malı, mülküdür… Dünyadaki Eshabı Kehif gibi!
-
خواب میبینند و آنجا خواب نه ** در عدم در میروند و باب نه
- Uyumadıkları halde rüya görürler, görünürde bir kapı yoktur, yokluğa giderler!
-
خانهی تنگ و درون جان چنگلوک ** کرد ویران تا کند قصر ملوک 3555
- Ev dar. Ruh bu daracık evde eli, ayağı çarpılmış gibi iki büklüm. O evi, padişahların sarayları genişletmek, mamur bir hale koymak için yıkar.
-
چنگلوکم چون جنین اندر رحم ** نهمهه گشتم شد این نقلان مهم
- Ben de ana rahminde iki büklüm oldum. Dokuz ay doldu, artık buradan göçmem gerek!
-
گر نباشد درد زه بر مادرم ** من درین زندان میان آذرم
- Anamı doğum ağrısı tutmasa bu zindanda ateş içinde kalırım.
-
مادر طبعم ز درد مرگ خویش ** میکند ره تا رهد بره ز میش
- Bir anaya benzeyen tabiatın da kuzu, koyundan doğsun diye ağrıya düşüyor, bu ağrı, doğum yolunu açıyor.
-
تا چرد آن بره در صحرای سبز ** هین رحم بگشا که گشت این بره گبز
- Ey tabiat, rahmini aç… Kuzu büyüdü, çıksın da o yemyeşil ovada yayılsın, otlasın artık!