English    Türkçe    فارسی   

3
359-368

  • غصه‌ها زندان شدست و چارمیخ ** غصه بیخست و بروید شاخ بیخ
  • Dertler, zindan ve çarmıh olur. Dert; köktür, kök; dal budak verir.
  • بیخ پنهان بود هم شد آشکار ** قبض و بسط اندرون بیخی شمار 360
  • Kök gizliydi, meydana çıktı. Sen de darlığını, ferahlığını bir kök bil.
  • چونک بیخ بد بود زودش بزن ** تا نروید زشت‌خاری در چمن
  • Kötü kökse hemencecik, çabucak onu sök ki çimenlikte çirkin bir diken çıkmasın.
  • قبض دیدی چاره‌ی آن قبض کن ** زانک سرها جمله می‌روید ز بن
  • İç sıkıntısı görünce ona bir çare bul. Çünkü dallar, hep kökten meydana gelir.
  • بسط دیدی بسط خود را آب ده ** چون بر آید میوه با اصحاب ده
  • Genişlik gördün mü de onu sula, yetişip meyve verince dostlara dağıt.
  • باقی قصه‌ی اهل سبا
  • Seba’lılar hikâyesi
  • آن سبا ز اهل صبا بودند و خام ** کارشان کفران نعمت با کرام
  • Seba’lılar, heveslerine uymuş ham kişilerdi. İşleri, güçleri büyüklerin nimetlerine karşı nankörlükte bulunmaktı.
  • باشد آن کفران نعمت در مثال ** که کنی با محسن خود تو جدال 365
  • Bu nankörlük, âdeta sana ihsan eden adama karşı kötülükte bulunmana, onunla savaşmana benzer.
  • که نمی‌باید مرا این نیکوی ** من برنجم زین چه رنجم می‌شوی
  • Meselâ, o iyilik edene, ben bu iyiliği istemiyorum, bundan inciniyorum, neden beni incitiyorsun?
  • لطف کن این نیکوی را دور کن ** من نخواهم چشم زودم کور کن
  • Lütfet de bu iyiliği yapma. Ben, göz istemiyorum, beni kör et, dersin, işte bunun gibi.
  • پس سبا گفتند باعد بیننا ** شیننا خیر لنا خذ زیننا
  • Seba’lılar da “Şehirlerimiz birbirine çok yakın, onları uzaklaştır. Kötülük, çirkinlik bize daha iyi, bizim ziynetimizi güzelliğimizi al.