-
اینچنین کس اصلش از افلاک بود ** یا مبدل گشت گر از خاک بود
- Bu makama eren kişinin aslı, ya göklerdendir. Yahut topraktır da topraklıktan tamamıyla çıkmıştır.
-
زانک خاکی را نباشد تاب آن ** که زند بر وی شعاعش جاودان
- Çünkü bu güneşin şuaı daimî olarak dursa toprağa mensup olan tahammül edemez ki…
-
گر زند بر خاک دایم تاب خور ** آنچنان سوزد که ناید زو ثمر
- Güneşin ziyası daima toprağa vurup dursa toprağı öyle bir yakar ki yeryüzünde hiçbir verim kalmaz, hiçbir meyve bitmez.
-
دایم اندر آب کار ماهی است ** مار را با او کجا همراهی است 3595
- Daima suda kalmak balığın harcıdır. Yılan, nereden balıkla yoldaşlık edebilecek?
-
لیک در که مارهای پر فناند ** اندرین یم ماهییها میکنند
- Fakat dağlarda öyle düzenbaz yılanlar vardır ki bu denizde balıklık etmeye kalkışırlar.
-
مکرشان گر خلق را شیدا کند ** هم ز دریا تاسهشان رسوا کند
- Hileleri halkın aklını başından alırsa da denizden nefretleri, nihayet kendilerini rezil eder gider.
-
واندرین یم ماهیان پر فناند ** مار را از سحر ماهی میکنند
- Bu denizde de öyle hünerli balıklar vardır ki yılana bile sihir yapar, balık haline koyarlar.
-
ماهیان قعر دریای جلال ** بحرشان آموخته سحر حلال
- Ululuk denizinin dibindeki balıklara deniz, sihri helâl öğretmiştir.
-
بس محال از تاب ایشان حال شد ** نحس آنجا رفت و نیکوفال شد 3600
- Olmayacak şey, onların himmetiyle olur. Pis, oraya vardı mı tertemiz olur, kutlu bir hale girer.
-
تا قیامت گر بگویم زین کلام ** صد قیامت بگذرد وین ناتمام
- Bu sözü kıyamete kadar söylesem, bu bahsi kıyamete kadar uzatsam bitmez… Yüzlerce kıyamet kopar, geçer de yine bu bahis tamamlanmaz.
-
آداب المستمعین والمریدین عند فیض الحکمة من لسان الشیخ
- Şeyhin dilinden hikmetler coşunca müritlerle dinleyenlerin takınmaları lâzım olan edep ve terbiye