-
منتظر چشمی به هم یک چشم باز ** تا که پیدا گردد آن صید به ناز
- O av tekrar nazlana, nazlana salınsın, görünsün diye bir gözünü açıp bir tekini yumarak beklerler.
-
چون بماند دیر گویند از ملال ** صید بود آن خود عجب یا خود خیال
- Av gecikince beklemekten usanır, sıkılırlar da acaba gördüğümüz av mıydı, hayal miydi derler.
-
مصلحت آنست تا یک ساعتی ** قوتی گیرند و زور از راحتی 3730
- Bir an istirahat ederek güçlenip kuvvetlenmeleri daha doğrudur.
-
گر نبودی شب همه خلقان ز آز ** خویشتن را سوختندی ز اهتزاز
- Eğer gece olmasaydı bütün halk, hırstan, isteklerinin üstüne titremeden kendilerini yakar, helâk ederlerdi.
-
از هوس وز حرص سود اندوختن ** هر کسی دادی بدن را سوختن
- Herkes bir şey elde etmek, bir kâr kazanmak hevesiyle bedenini ateşlere atmış, yanıp yakılmıştır.
-
شب پدید آید چو گنج رحمتی ** تا رهند ازحرص خود یکساعتی
- Bir müddet hırslarından kurtulsunlar diye gece, Allah rahmeti gibi zuhur etti.
-
چونک قبضی آیدت ای راهرو ** آن صلاح تست آتش دل مشو
- Yolcu, sana da bir sıkıntı, bir gönül darlığı geldi mi alevlenme, meyus olma… Senin için muvafıktır o.
-
زآنک در خرجی در آن بسط و گشاد ** خرج را دخلی بباید زاعتداد 3735
- Çünkü ferahlık ve genişlik zamanında varını, yoğunu harcedip duruyorsun demektir. Harcetmeye karşılık bir de gelir lâzım elbet!
-
گر هماره فصل تابستان بدی ** سوزش خورشید در بستان شدی
- Ya mevsimi sürüp gitseydi güneş, bağları, bahçeleri yakar kavururdu.
-
منبتش را سوختی از بیخ و بن ** که دگر تازه نگشتی آن کهن
- Nebatları kökünden yakardı, bir daha o yanıp kavrulan şeyler yenilemezdi, yeşerip tazelenmezdi.