-
نفس زین سانست زان شد کشتنی ** اقتلوا انفسکم گفت آن سنی
- Nefis, bu çeşit mahlûklardandır da onun için gebertilmeye lâyıktır… onun için ulu Allah “Öldürün nefislerinizi” demiştir.
-
خار سه سویست هر چون کش نهی ** در خلد وز زخم او تو کی جهی 375
- Nefis, üç köşeli dikendir, ne çeşit koysan sana batar, ondan kurtulmana imkân mı var?
-
آتش ترک هوا در خار زن ** دست اندر یار نیکوکار زن
- Heva ve hevesi terk etme ateşini vur şu dikene… İyi işli dosta uzat elini, sarıl ona!
-
چون ز حد بردند اصحاب سبا ** که بپیش ما وبا به از صبا
- Seba’lılar, haddi aşınca bize veba, seher yelinden daha iyi diyecek derecede taşkınlık gösterince,
-
ناصحانشان در نصیحت آمدند ** از فسوق و کفر مانع میشدند
- Öğütçüler, onlara öğüt verdiler, kötülüklerine, küfürlerine mâni olmaya çalıştılar.
-
قصد خون ناصحان میداشتند ** تخم فسق و کافری میکاشتند
- Fakat onlar öğütçülerin kanlarına kastediyorlar, kötülük ve kâfirlik tohumu ekiyorlardı.
-
چون قضا آید شود تنگ این جهان ** از قضا حلوا شود رنج دهان 380
- Kaza geldi mi bu cihan daralır, tatlı helva bile ağzında zehir kesilir demişler.
-
گفت اذا جاء القضا ضاق الفضا ** تحجب الابصار اذ جاء القضا
- eksik
-
چشم بسته میشود وقت قضا ** تا نبیند چشم کحل چشم را
- Kaza gelince göz kapanır da göz gözü görmez olur.
-
مکر آن فارس چو انگیزید گرد ** آن غبارت ز استغاثت دور کرد
- O atlının hilesi, bir toz kopardı mı o toz, seni yardım dilemeden bile uzaklaştırır.