جنگ میکردند حمالان پریر ** تو مکش تا من کشم حملش چو شیر3755
Geçen gün hamallar, sen alma, o yükü ben aslan gibi taşırım diye birbirleriyle savaşıp duruyorlardı.
زانک زان رنجش همیدیدند سود ** حمل را هر یک ز دیگر میربود
Neden? Çünkü o zahmette rahmet, o eziyette kâr görüyorlardı da yükü her biri, öbüründen kapıyordu.
مزد حق کو مزد آن بیمایه کو ** این دهد گنجیت مزد و آن تسو
Nerede Allah’ın verdiği ücret, nerede o sermayesiz herifin verdiği ücret? Bu, sana ücret olarak bir hazine bağışlar, o birkaç mangır verir!
گنج زری که چو خسپی زیر ریگ ** با تو باشد ان نباشد مردریگ
Allah’ın bağışladığı altın, sen ölüp kumlar, topraklar altında yatsan bile seninledir… Öldükten sonra kalıp başkalarına nasip olan mal değildir o!
پیش پیش آن جنازهت میدود ** مونس گور و غریبی میشود
Allah malı, adım, adım cenazenin önünden gider, kabirde sana gurbet arkadaşı olur.
بهر روز مرگ این دم مرده باش ** تا شوی با عشق سرمد خواجهتاش3760
Ebedi aşkla kapı yoldaşı olmak için ölüm gününe hazırlan da şimdiden öl!
صبر میبیند ز پردهی اجتهاد ** روی چون گلنار و زلفین مراد
Sabır, gayret perdesi ardındaki sevgilinin nar gibi yüzünü, o isteğin, o dileğin ikiye ayrılmış saçlarını görmektedir.
غم چو آیینهست پیش مجتهد ** کاندرین ضد مینماید روی ضد
Gam, çalışıp çabalayan kimsenin önünde bir aynaya benzer… Bu zıt olan şeyde buna zıt olan şeyi görür, sabırda muradına ulaşmayı, gamda neşeyi seyreder.
بعد ضد رنج آن ضد دگر ** رو دهد یعنی گشاد و کر و فر
Zahmetten, eziyetten sonra da onun zıddı, yani genişlik, zevk ve neşe yüz gösterir.
این دو وصف از پنجهی دستت ببین ** بعد قبض مشت بسط آید یقین
Bu iki hali, eline bak da gör, anla. Yumruğunu sıktıktan sonra mutlaka açarsın.