English    Türkçe    فارسی   

3
3756-3765

  • زانک زان رنجش همی‌دیدند سود ** حمل را هر یک ز دیگر می‌ربود
  • Neden? Çünkü o zahmette rahmet, o eziyette kâr görüyorlardı da yükü her biri, öbüründen kapıyordu.
  • مزد حق کو مزد آن بی‌مایه کو ** این دهد گنجیت مزد و آن تسو
  • Nerede Allah’ın verdiği ücret, nerede o sermayesiz herifin verdiği ücret? Bu, sana ücret olarak bir hazine bağışlar, o birkaç mangır verir!
  • گنج زری که چو خسپی زیر ریگ ** با تو باشد ان نباشد مردریگ
  • Allah’ın bağışladığı altın, sen ölüp kumlar, topraklar altında yatsan bile seninledir… Öldükten sonra kalıp başkalarına nasip olan mal değildir o!
  • پیش پیش آن جنازه‌ت می‌دود ** مونس گور و غریبی می‌شود
  • Allah malı, adım, adım cenazenin önünden gider, kabirde sana gurbet arkadaşı olur.
  • بهر روز مرگ این دم مرده باش ** تا شوی با عشق سرمد خواجه‌تاش 3760
  • Ebedi aşkla kapı yoldaşı olmak için ölüm gününe hazırlan da şimdiden öl!
  • صبر می‌بیند ز پرده‌ی اجتهاد ** روی چون گلنار و زلفین مراد
  • Sabır, gayret perdesi ardındaki sevgilinin nar gibi yüzünü, o isteğin, o dileğin ikiye ayrılmış saçlarını görmektedir.
  • غم چو آیینه‌ست پیش مجتهد ** کاندرین ضد می‌نماید روی ضد
  • Gam, çalışıp çabalayan kimsenin önünde bir aynaya benzer… Bu zıt olan şeyde buna zıt olan şeyi görür, sabırda muradına ulaşmayı, gamda neşeyi seyreder.
  • بعد ضد رنج آن ضد دگر ** رو دهد یعنی گشاد و کر و فر
  • Zahmetten, eziyetten sonra da onun zıddı, yani genişlik, zevk ve neşe yüz gösterir.
  • این دو وصف از پنجه‌ی دستت ببین ** بعد قبض مشت بسط آید یقین
  • Bu iki hali, eline bak da gör, anla. Yumruğunu sıktıktan sonra mutlaka açarsın.
  • پنجه را گر قبض باشد دایما ** یا همه بسط او بود چون مبتلا 3765
  • Elin daima yumulu yahut daima açık olsa bu bir hastalık eseridir.