English    Türkçe    فارسی   

3
3906-3915

  • پس عدم گردم عدم چون ارغنون ** گویدم که انا الیه راجعون
  • Yok olurum, suretlerin hepsini terk ederim de erganun gibi “ Biz, mutlaka geri dönenleriz, ona ulaşanlarız” derim…
  • مرگ دان آنک اتفاق امتست ** کاب حیوانی نهان در ظلمتست
  • Ümmet, bunda ittifak etmiştir. Karanlıklarda gizli olan Âbıhayat yok mu? Ölümdür o.
  • همچو نیلوفر برو زین طرف جو ** همچو مستسقی حریص و مرگ‌جو
  • Nilüfer gibi ırmağın bu tarafında bit… Susama hastalığına uğrayan adam gibi haris ol, ölümü ara!
  • مرگ او آبست و او جویای آب ** می‌خورد والله اعلم بالصواب
  • Susama hastalığına uğrayanın ölümü sudur da yine su arar, su içer durur. Allah, doğrusunu daha iyi bilir.
  • ای فسرده عاشق ننگین نمد ** کو ز بیم جان ز جانان می‌رمد 3910
  • Ey ayıp ve ar hırkasını giyinen donmuş, üşümüş âşık sen can korkusuyla candan kaçıyorsun.
  • سوی تیغ عشقش ای ننگ زنان ** صد هزاران جان نگر دستک‌زنان
  • Ey karılara bile ayıp ve ar olan kişi, hele bak… onun aşk kılıcının önünde yüz binlerce can, elceğizlerini çırparak ölüme müştak!
  • جوی دیدی کوزه اندر جوی ریز ** آب را از جوی کی باشد گریز
  • Irmağı gördün ya… Testideki suyu ırmağa döküver. Su, hiç ırmaktan kaçar, çekinir mi?
  • آب کوزه چون در آب جو شود ** محو گردد در وی و جو او شود
  • Testideki su, ırmağa döküldü mü ırmakta mahvolur, ırmak kesilir.
  • وصف او فانی شد و ذاتش بقا ** زین سپس نه کم شود نه بدلقا
  • Vasfı yok olur da zatı kalır… Artık bundan böyle ne kaybolur, ne kötüleşir, pislenir!
  • خویش را بر نخل او آویختم ** عذر آن را که ازو بگریختم 3915
  • Ben de ondan kaçtığım için pişmanım, özrümü bildirmek üzere kendimi onun fidanına astım!”
  • رسیدن آن عاشق به معشوق خویش چون دست از جان خود بشست
  • Canından el yıkayan o âşığın mâşukuna ulaşması