English    Türkçe    فارسی   

3
4035-4044

  • طبع طاوسست و وسواست کند ** دم زند تا از مقامت بر کند 4035
  • Tabiat tavus kuşuna benzer, sana vesveseler verir, saçma sapan söylenir durur; nihayet seni yerinden yurdundan eder.
  • گفتن شیطان قریش را کی به جنگ احمد آیید کی من یاریها کنم وقبیله‌ی خود را بیاری خوانم و وقت ملاقات صفین گریختن
  • Şeytan’ın, Kureyş kabilesine “Ahmed’le savaşa girişin, ben de yardım eder, size yardım etmek üzere kabilemi getiririm” demesi, iki saf karşılaşınca da onları bırakıp kaçması
  • همچو شیطان در سپه شد صد یکم ** خواند افسون که اننی جار لکم
  • Şeytan gibi… o da asker içine girdi, yüzün biri oldu, “ Ben size yardımcıyım” dedi, onlara afsun okudu, onları aldattı.
  • چون قریش از گفت او حاضر شدند ** هر دو لشکر در ملاقان آمدند
  • Fakat Kureyş, onun sözüne uyup hazırlanarak iki ordu karşılaşınca,
  • دید شیطان از ملایک اسپهی ** سوی صف مومنان اندر رهی
  • Müminlerin saflarında melek askerlerini gördü…
  • آن جنودا لم تروها صف زده ** گشت جان او ز بیم آتشکده
  • Sizin görmediğiniz o gayp askerlerinin saf kurduklarını görünce canı, korkudan bir ateşgede kesildi.
  • پای خود وا پس کشیده می‌گرفت ** که همی‌بینم سپاهی من شگفت 4040
  • Ayağını gerisin geriye çekmeye başladı. “Ben pek kalabalık bir ordu görüyorum.
  • ای اخاف الله ما لی منه عون ** اذهبوا انی اری ما لاترون
  • Allah’tan korkarım ben, o bana yardım etmez. Çekilin gidin… Ben, sizin görmediğinizi görüyorum” dedi.
  • گفت حارث ای سراقه شکل هین ** دی چرا تو می‌نگفتی اینچنین
  • Hâris dedi ki: “Ey Suraka, neden dün böyle söylemiyordun?”
  • گفت این دم من همی‌بینم حرب ** گفت می‌بینی جعاشیش عرب
  • Suraka şekline girmiş olan Şeytan “Şimdi savaşın başlamak üzere olduğunu görüyorum” dedi. Hâris, “Sen, ancak Arapların hor hakir bir topluluğunu görmektesin.
  • می‌نبینی غیر این لیک ای تو ننگ ** آن زمان لاف بود این وقت جنگ
  • Bundan başka bir şey görmüyorsun ama ey aşağılık herif, o zaman lâf zamanıydı, şimdi savaş zamanı.