-
زر در انبانها نشسته منتظر ** تا که سود آید ببذل آید مصر
- Dağarcıktaki altın sahibi bir kâr elde etsin de onu yoksullara versin diye ısrarla oturmuş beklemektedir.
-
چون ببیند کالهای در ربح بیش ** سرد گردد عشقش از کالای خویش
- Satıcı, elindeki kumaşın fazla para ettiğini gördü mü ona olan aşkı soğuyuverir.
-
گرم زان ماندست با آن کو ندید ** کالههای خویش را ربح و مزید
- Kumaşların fazla bir kâr getirdiğini görmez de o yüzden onlara ısınır, onları elden çıkarmaz.
-
همچنین علم و هنرها و حرف ** چون بدید افزون از آنها در شرف
- Bilgi, hüner ve sanatlarda böyledir. Bunlara sahip olanlar, bunlardan daha şerefli, daha üstün bir şey görmezler de o yüzden ehemmiyet verirler.
-
تا به از جان نیست جان باشد عزیز ** چون به آمد نام جان شد چیز لیز 4110
- İnsan için candan iyi bir şey yoksa can azizdir. Fakat candan iyi bir şeye sahip oldu mu, canın adı hor, hakir olur gider.
-
لعبت مرده بود جان طفل را ** تا نگشت او در بزرگی طفلزا
- Çocuğun canı, çocuk kaldıkça, büyümedikçe oyun için yapılan bebeciktir.
-
این تصور وین تخیل لعبتست ** تا تو طفلی پس بدانت حاجتست
- Bu düşünceler bu hayallenmeler de bebeciklerdir. Sen çocuk kaldıkça onlara ihtiyacın vardır.
-
چون ز طفلی رست جان شد در وصال ** فارغ از حس است و تصویر و خیال
- Fakat çocuk, çocukluktan kurtuldu da kemale erişti mi, adam oldu mu artık duygulardan da vazgeçer, düşüncelerden de, hayallerden de!
-
نیست محرم تا بگویم بینفاق ** تن زدم والله اعلم بالوفاق
- Mahrem yok ki açıkça söyleyeyim… Sükût ettim; Allah hakikate uygun olanı daha iyi bilir.
-
مال و تن برفاند ریزان فنا ** حق خریدارش که الله اشتری 4115
- Malla beden, hemencecik eriyip giden kardır. Fakat satılığa çıkarılınca onların alıcısı Allah’tır.