-
کلکم راع نبی چون راعیست ** خلق مانند رمه او ساعیست
- Hepiniz de çobansınız… Peygamber de çobandır. Halka gelince sürüye benzer… Peygamber, onların çobanıdır, onları sürer durur.
-
از رمه چوپان نترسد در نبرد ** لیکشان حافظ بود از گرم و سرد
- Çoban koyunlarla savaşa girişmekten korkmaz… bilâkis onları soğuktan, sıcaktan korur.
-
گر زند بانگی ز قهر او بر رمه ** دان ز مهرست آن که دارد بر همه
- Kızar, kahreder de koyunlara bağırırsa bu bağırışı sevgisindendir, hepsini de sever de ondan bağırır!
-
هر زمان گوید به گوشم بخت نو ** که ترا غمگین کنم غمگین مشو
- Her an yeni bir talih kulağıma söyleyip duruyor: Seni gamlandırsam bile gamlanma!
-
من ترا غمگین و گریان زان کنم ** تا کت از چشم بدان پنهان کنم 4150
- Ben, seni kötü gözlerden gizlemek için gamlandırırım.
-
تلخ گردانم ز غمها خوی تو ** تا بگردد چشم بد از روی تو
- Kötü gözler, yüzünden ırak olsun diye kederlendirir, ahlâkını acı bir hale getiririm.
-
نه تو صیادی و جویای منی ** بنده و افکندهی رای منی
- Sen, benim avcım değil misin, beni aramıyor musun? Benim kulum, emrime tabi değil misin?
-
حیله اندیشی که در من در رسی ** در فراق و جستن من بیکسی
- Bana kavuşmak için tedbirler kurmadasın… Benim ayrılığımla herkesten ayrılmış, beni arayıp durmaktasın, kimsesiz bir hale gelmişsin!
-
چاره میجوید پی من درد تو ** میشنودم دوش آه سرد تو
- Dertlere düşmüş, izimi bulmak için çarelere başvurmuşsun… Dün senin yanık yanık ah ettiğini duydum.
-
من توانم هم که بی این انتظار ** ره دهم بنمایمت راه گذار 4155
- Seni bekletmeksizin de kendime kavuşturmaya, sana yol gösterip kendime almaya kadirim ben…