من ترا غمگین و گریان زان کنم ** تا کت از چشم بدان پنهان کنم4150
Ben, seni kötü gözlerden gizlemek için gamlandırırım.
تلخ گردانم ز غمها خوی تو ** تا بگردد چشم بد از روی تو
Kötü gözler, yüzünden ırak olsun diye kederlendirir, ahlâkını acı bir hale getiririm.
نه تو صیادی و جویای منی ** بنده و افکندهی رای منی
Sen, benim avcım değil misin, beni aramıyor musun? Benim kulum, emrime tabi değil misin?
حیله اندیشی که در من در رسی ** در فراق و جستن من بیکسی
Bana kavuşmak için tedbirler kurmadasın… Benim ayrılığımla herkesten ayrılmış, beni arayıp durmaktasın, kimsesiz bir hale gelmişsin!
چاره میجوید پی من درد تو ** میشنودم دوش آه سرد تو
Dertlere düşmüş, izimi bulmak için çarelere başvurmuşsun… Dün senin yanık yanık ah ettiğini duydum.
من توانم هم که بی این انتظار ** ره دهم بنمایمت راه گذار4155
Seni bekletmeksizin de kendime kavuşturmaya, sana yol gösterip kendime almaya kadirim ben…
تا ازین گرداب دوران وا رهی ** بر سر گنج وصالم پا نهی
Bu suretle bu devranın girdabından kurtulur, vuslat hazineme ayak basarsın.
لیک شیرینی و لذات مقر ** هست بر اندازهی رنج سفر
Fakat varılan yerin tatlılığı, lezzetleri, seferde çekilen zahmetlerle ölçülür.
آنگه ا ز شهر و ز خویشان بر خوری ** کز غریبی رنج و محنتها بری
Ne kadar gurbet çeker, mihnetler, zahmetlere uğrarsan, şehrinden, akrabandan o derece lezzet alır, zevk bulursun!
تمثیل گریختن مومن و بیصبری او در بلا به اضطراب و بیقراری نخود و دیگر حوایج در جوش دیگ و بر دویدن تا بیرون جهند
Müminin bir belâya uğrayınca sabırsızlık edip kaçması, nohudun ve sair yiyecek şeylerin tencerede kaynarken sıçrayıp dışarı çıkmaya çalışmalarına benzer
بنگر اندر نخودی در دیگ چون ** میجهد بالا چو شد ز آتش زبون
Bir bak… Nohut tencerede ateşten zebun oldu mu yukarıya doğru sıçramaya başlar.