-
آب میخوردی به بستان سبز و تر ** بهراین آتش بدست آن آب خور 4165
- Bostanda sular içtin, yeşerdin, terü taze bir hale geldin ya… İşte o su içiş, bu ateşe düşmen içindi.
-
رحمتش سابق بدست از قهر زان ** تا ز رحمت گردد اهل امتحان
- Allah’ın rahmeti, kahrından ileridir, kahrından fazladır ve ezelîdir. Bu yüzden de bir kimseyi belâlara uğratması, rahmetindendir.
-
رحمتش بر قهر از آن سابق شدست ** تا که سرمایهی وجود آید بدست
- Varlık sermayesi elde edilsin diye rahmeti, kahrından ileridir, üstündür.
-
زانک بیلذت نروید لحم و پوست ** چون نروید چه گدازد عشق دوست
- Etle deri lezzetsiz meydana gelmez. Fakat onlar meydana gelmedikçe sevgilinin aşkı, onları nasıl eritebilir?
-
زان تقاضا گر بیاید قهرها ** تا کنی ایثار آن سرمایه را
- İşte bu takdir neticesi olarak sen de kahırlara uğrarsan eseflenme… Bu kahırlar yüzünden elindeki sermayeyi sevgiliye bağışlarsın.
-
باز لطف آید برای عذر او ** که بکردی غسل و بر جستی ز جو 4170
- Sonra bunun özrü olarak tekrar lütuf eder, yıkanıp arındın, dereden atladın, artık o mihnetler geçti der.
-
گوید ای نخود چریدی در بهار ** رنج مهمان تو شد نیکوش دار
- Der ki: Ey nohut, baharın otladın, yeştin… Şimdi zahmet ve eziyet, sana konuk oldu, hoş tut da
-
تا که مهمان باز گردد شکر ساز ** پیش شه گوید ز ایثار تو باز
- Konuk, şükürler ederek minnetler duyarak geri dönsün, padişaha gidip senin ikramını, ihsanını anlatsın.
-
تا به جای نعمتت منعم رسد ** جمله نعمتها برد بر تو حسد
- İkram ettiğin şeylere karşılık olarak da sana o nimetleri veren gelsin… Bütün nimetler sana haset etsinler!
-
من خلیلم تو پسر پیش بچک ** سر بنه انی ارانی اذبحک
- Ben Halil’im, sen de bıçağım önündeki oğlum… Başını koy, rüyada seni kestiğimi gördüm!