-
این نه آن شیرست کز وی جان بری ** یا ز پنجهی قهر او ایمان بری
- Bu o aslan değil ki ondan canını halâs etmeğe muvaffak olasın yahut kahrının pençesinden imanını kurtarasın!
-
تا قیامت میزند قرآن ندی ** ای گروهی جهل را گشته فدی
- Kur’an, kıyamete kadar, ey kendilerini bilgisizliğe feda edenler, diye nida eder.
-
که مرا افسانه میپنداشتید ** تخم طعن و کافری میکاشتید 4285
- Der ki: “Siz, beni masal sandınız da kınama ve kâfirlik tohumunu ektiniz!
-
خود بدیدیت آنک طعنه میزدیت ** که شما فانی و افسانه بدیت
- Fakat kınayıp da aslı yok, masaldan ibaret dediniz ama gördünüz ya… Siz yok oldunuz, siz masal oldunuz.
-
من کلام حقم و قایم به ذات ** قوت جان جان و یاقوت زکات
- Ben Allah’ın kelâmıyım, Allah’la kaimim. Canın canına gıdayım; arı duru, parlak bir yakutum.
-
نور خورشیدم فتاده بر شما ** لیک از خورشید ناگشته جدا
- Ben, güneşin nuruyum… Sizin üstünüze vurdum, sizi aydınlattım; fakat güneşten ayrılmış değilim.
-
نک منم ینبوع آن آب حیات ** تا رهانم عاشقان را از ممات
- Bakın, ben âşıkları ölümden kurtarmak için buracıkta akıp duran bir âbıhayatım.
-
گر چنان گند آزتان ننگیختی ** جرعهای بر گورتان حق ریختی 4290
- Hırsınız, hasediniz bu kötü kokuyu salmasaydı Allah, sizin mezarlarınıza da bundan bir katrecik saçardı.
-
نه بگیرم گفت و پند آن حکیم ** دل نگردانم بهر طعنی سقیم
- O, Hakîm’in sözünü, o Hakîm’in öğüdünü tutmaz mıyım hiç? Her kötü ve yanlış kınama yüzünden gönlümü bozmam, işimden, sözümden kalmam.
-
مثل زدن در رمیدن کرهی اسپ از آب خوردن به سبب شخولیدن سایسان
- Seyislerin ıslık çalmaları yüzünden tayın ürküp su içmemesi
-
آنک فرمودست او اندر خطاب ** کره و مادر همیخوردند آب
- Hakîm-i Gaznevî, buyurmuştur ki: tayla anası su içerlerken,