-
باز بانگی بر زند بر تو ز مکر ** که بترس و باز گرد از تیغ فقر
- Bu sırada şeytan yine hileye sapar, seslenir: “Bu kulluk kılıcından kork, geri dön!”
-
باز بگریزی ز راه روشنی ** آن سلاح علم و فن را بفکنی 4335
- Yine korkar, aydın yoldan kaçar, o ilim ve hüner silâhlarını atarsın.
-
سالها او را به بانگی بندهای ** در چنین ظلمت نمد افکندهای
- Yıllardır bir ses, bir bağırış yüzünden ona kulsun… Hırkanı böyle bir karanlığa atmışsın.
-
هیبت بانگ شیاطین خلق را ** بند کردست و گرفته حلق را
- Şeytanların bağırışlarındaki heybet, halkı kıskıvrak bağlamış, boğazlarını sıkmıştır.
-
تا چنان نومید شد جانشان ز نور ** که روان کافران ز اهل قبور
- Onların canları, nura kavuşmaktan öyle meyus olmuştur ki kâfirlerin ruhları da kabirdekilerin dirilmesinden ancak o kadar meyustur.
-
این شکوه بانگ آن ملعون بود ** هیبت بانگ خدایی چون بود
- O melunun sesinin heybeti bu olursa gayrı Allah’ın sesindeki heybet ne olur?
-
هیبت بازست بر کبک نجیب ** مر مگس را نیست زان هیبت نصیب 4340
- Doğandan aslı, nesli belli olan keklik korkar. Sineğe o korkudan pay yoktur.
-
زانک نبود باز صیاد مگس ** عنکبوتان می مگس گیرند و بس
- Çünkü doğan, sinek avlamaz ki… Sinekleri ancak örümcekler avlar.
-
عنکبوت دیو بر چون تو ذباب ** کر و فر دارد نه بر کبک و عقاب
- Şeytan örümcek, senin gibi sineğe galiptir. Keklikle, karakuşla işi yok!
-
بانگ دیوان گلهبان اشقیاست ** بانگ سلطان پاسبان اولیاست
- Şeytanların bağırışları, kötü kişilere çobanlık eder. Padişahın sesiyse velilerin bekçisidir.