- 
		   جذبهی این اصلها و فرعها ** هر دمی رنجی نهد در جسم ما   4430
- Bu asıllarla feri’lerin birbirlerini çekişi yüzünden her an bedenimizde bir illet zuhur eder.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    تا که این ترکیبها را بر درد ** مرغ هر جزوی به اصل خود پرد
- Kuşa benzeyen her cüz’ün aslına uçması için bu ulaşmayı bozup yırtmak ister
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    حکمت حق مانع آید زین عجل ** جمعشان دارد بصحت تا اجل
- Fakat Allah’ın hikmeti, bu aceleye mâni olur. Onları ecel gelinceye kadar sıhhat vasıtasıyla toplu tutar.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گوید ای اجزا اجل مشهود نیست ** پر زدن پیش از اجلتان سود نیست
- “Ey cüz’ler, daha ecel gelip görünmedi. Ecelden önce kanat çırpmanızda bir fayda yok” der.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    چونک هر جزوی بجوید ارتفاق ** چون بود جان غریب اندر فراق
- Her cüz’ü, kendi aslına arkadaş olmayı diler, ararsa ayrılıkta kalan bu garip canın hali ne olur. Var, sen kıyas et!
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	       
		  
		  - 
		  منجذب شدن جان نیز به عالم ارواح و تقاضای او و میل او به مقر خود و منقطع شدن از اجزای اجسام کی هم کندهی پای باز روحاند
- Canın da ruhlar âlemine çekilmeyi dilemesi, onun da vatanına gitmeyi ve ayağının bağlayan şu cisme ait cüz’ülerden kurtulmayı istemesi
 
	      
	       
	      
	       
	      
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   گوید ای اجزای پست فرشیم ** غربت من تلختر من عرشیم   4435
- Can der ki: “Ey benim şu yeryüzüne mensup cüz’ülerim benim garipliğim sizin garipliğinizden daha acı… Ben, arşa mensubum.”
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    میل تن در سبزه و آب روان ** زان بود که اصل او آمد از آن
- Tenin meyli, yeşilliğe, akarsuya… Çünkü aslı ondan.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    میل جان اندر حیات و در حی است ** زانک جان لامکان اصل وی است
- Canın meyli ise diriliğe, diriye… Çünkü aslı Lâmekân’ın canı!
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    میل جان در حکمتست و در علوم ** میل تن در باغ و راغست و کروم
- Can, hikmete, bilgilere… Ten, bağa, bahçeye, üzüme meyleder.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    میل جان اندر ترقی و شرف ** میل تن در کسب و اسباب علف
- Can, yücelmeye, yükselmeye can atar; ten, kazanca, ota, yiyeceğe, içeceğe!