صد عزیمت میکنی بهر سفر ** میکشاند مر ترا جای دگر
Bir yere gideyim diye yüzlerce defa karar verir, davranırsın… Fakat seni bir saik, başka yere çeker durur.
زان بگرداند به هر سو آن لگام ** تا خبر یابد ز فارس اسپ خام
Binici, dizgini her tarafa çevirir, ta ki ham at üstünde bir binicinin bulunduğunu, başıboş bulunmadığını anlasın diye.
اسپ زیرکسار زان نیکو پیست ** کو همیداند که فارس بر ویست
Fakat terbiyeli at, üstünde binici olduğunu bilir, bundan dolayı iyi yürür.
او دلت را بر دو صد سودا ببست ** بیمرادت کرد پس دل را شکست
O yok mu? Senin gönlünü yüzlerce sevdaya bağlamış, nihayet seni muratsız bir hale getirmiş de sonrada gönlünü kırıvermiştir.
چون شکست او بال آن رای نخست ** چون نشد هستی بالاشکن درست4460
İlk kararının kolunu kanadını kırdı ya… Peki, niçin o kanat kıranın varlığı doğru olmuyor, niçin kendini ona teslim etmiyorsun?
چون قضایش حبل تدبیرت سکست ** چون نشد بر تو قضای آن درست
Onun kaza ve kaderi senin tedbir ipini koparıverdi… Pekâlâ, neden kaza ve kaderine inanmıyor, niçin kazasına rıza vermiyorsun?
فسخ عزایم و نقضها جهت با خبر کردن آدمی را از آنک مالک و قاهر اوست و گاه گاه عزم او را فسخ ناکردن و نافذ داشتن تا طمع او را بر عزم کردن دارد تا باز عزمش را بشکند تا تنبیه بر تنبیه بود
Allah, kuvvet ve kudretin yalnız kendisinde olduğunu anlatmak için insanların karar verdikleri şeyleri bozar, zıddını meydana getirir. Bazen da kararında azmetsin, yapacağı şeye tamah eylesin diye o kararı bozmaz da sonunda bozar, bu da tembih üstüne tembih olur
عزمها و قصدها در ماجرا ** گاه گاهی راست میآید ترا
Yapacağın işlere iyice niyetlenir, yapmayı kurar, kararlaştırırsın. Bazen bu kararın denk gelir.
تا به طمع آن دلت نیت کند ** بار دیگر نیتت را بشکند
Gönlün tamahtan düşer, niyetini sağlamlarsın. Sonra tekrar o niyet bozuluverir!