-
از بتان و از خدا در خواستیم ** که بکن ما را اگر ناراستیم
- Eğer dâvamız doğru değilse bizim kökümüzü sök diye putlara da dua ettik, Allah’a da.
-
آنک حق و راستست از ما و او ** نصرتش ده نصرت او را بجو
- Hak kimdeyse, kim doğrucuysa ona yardım et, onun yardımında bulun, biz doğruysak bize, o doğruysa ona muin ol dedik.
-
این دعا بسیار کردیم و صلات ** پیش لات و پیش عزی و منات
- Bu duada çok bulunduk, Lât, Uzzâ ve Menât’a nice secdeler ettik;
-
که اگر حقست او پیداش کن ** ور نباشد حق زبون ماش کن
- Dedik ki: Eğer Muhammed haksa meydana çıkart, değilse onu bize zebun et.
-
چونک وا دیدیم او منصور بود ** ما همه ظلمت بدیم او نور بود 4490
- Şimdi onun Allah yardımına mazhar olduğunu gördük işte… Biz, umumiyetle zulmetmişiz, o nur!
-
این جواب ماست کانچ خواستید ** گشت پیدا که شما ناراستید
- Bu, bize cevap: Dilediğiniz işte meydana çıktı, hanginizin doğru olduğu açığa vuruldu.”
-
باز این اندیشه را از فکر خویش ** کور میکردند و دفع از ذکر خویش
- Sonra yine fikirlerindeki bu düşünceyi körletiyorlar, bu sözleri bırakarak diyorlardı ki:
-
کین تفکرمان هم از ادبار رست ** که صواب او شود در دل درست
- “Bu düşüncemiz de işimizin tersine gitmesinden meydana geldi; gönlümüzde onun doğru olduğuna dair bir düşüncedir peydahlandı.
-
خود چه شد گر غالب آمد چند بار ** هر کسی را غالب آرد روزگار
- Birkaç kere galip geldiyse ne oldu ki… Bundan ne çıkar? Zaman da herkese galebe çalıyor!
-
ما هم از ایام بختآور شدیم ** بارها بر وی مظفر آمدیم 4495
- Biz de zamaneden kâm aldık, bizim bahtımız da yaver oldu… Biz de ona birkaç kere üst geldik.”