English    Türkçe    فارسی   

3
451-460

  • ور همی طوفان کند باران برو ** شهرها را می‌کند ویران برو
  • Yağmur yağsa da tufanlar coşsa, üstündeki şehirler yıkılıp yerle yeksan olsa
  • او شده تسلیم او ایوب‌وار ** که اسیرم هرچه می‌خواهی ببار
  • O, yine Eyyup gibi teslim olmuştur, ben bir esirim, ne dilersen yağdır demektedir.
  • ای که جزو این زمینی سر مکش ** چونک بینی حکم یزدان در مکش
  • Sen de bu yeryüzünün bir cüzünün, baş çekme. Allah hükmünü görünce isyan etme.
  • چون خلقناکم شنودی من تراب ** خاک باشی جست از تو رو متاب
  • “Sizi topraktan yarattık” sözünü duydun ya, demek ki senden toprak olmanı istiyor, yüz çevirme!
  • بین که اندر خاک تخمی کاشتم ** کرد خاکی و منش افراشتم 455
  • (Allah diyor ki:) “Toprağa nice tohum ektim. İnsan da toprağın bir tozundan ibaretti, onu ben yükselttim.
  • حمله‌ی دیگر تو خاکی پیشه گیر ** تا کنم بر جمله میرانت امیر
  • Yine bir hamle et de kendine topraklığı sıfat edin, alçal. Ben de seni bütün beylere emir yapayım.
  • آب از بالا به پستی در رود ** آنگه از پستی به بالا بر رود
  • Su, yukardan aşağıya, akar da sonra aşağıdan yukarıya akar.
  • گندم از بالا بزیر خاک شد ** بعد از آن او خوشه و چالاک شد
  • Buğday, yukarıdan aşağıya, yerin dibine gider de ondan sonra yerden baş çıkarıp yükselir.
  • دانه‌ی هر میوه آمد در زمین ** بعد از آن سرها بر آورد از دفین
  • Her meyvenin tohumu yerden biter de ondan sonra yerden baş verir.
  • اصل نعمتها ز گردون تا بخاک ** زیر آمد شد غذای جان پاک 460
  • Nimetlerin aslı felekten ta yere kadar umumiyetle aşağıya geldiler, alçaldılar da temiz cana gıda oldular.