-
آنچنان شادند اندر قعر چاه ** که همیترسند از تخت و کلاه 4510
- Kuyunun dibinde öyle neşeliler ki oradan çıkıp taca, tahta nail olacağız diye korkuyorlar.
-
هر کجا دلبر بود خود همنشین ** فوق گردونست نه زیر زمین
- Sevgiliyle beraber oturduğum yer, yerin altı da olsa yine arştan yücedir.
-
تفسیر این خبر کی مصطفی علیه السلام فرمود لا تفضلونی علی یونس بن متی
- Mustafa aleyhisselâm’ın “Beni Yunus ibn-i Metta’dan üstün tutmayın” hadisinin tefsiri
-
گفت پیغامبر که معراج مرا ** نیست بر معراج یونس اجتبا
- Peygamber dedi ki: Benim miracım, Yunus’un miracından üstün değildir.
-
آن من بر چرخ و آن او نشیب ** زانک قرب حق برونست از حساب
- Benimki göklere çıkmakla oldu, onun ki yerlere inmekle… Zaten Allah yakınlığı hesaba sığmaz ki.
-
قرب نه بالا نه پستی رفتنست ** قرب حق از حبس هستی رستنست
- Yakınlık, ne yukarıya çıkmaktır, ne aşağıya inmek. Allah yakınlığı, varlık hapsinden kurtulmaktır.
-
نیست را چه جای بالا است و زیر ** نیست را نه زود و نه دورست و دیر 4515
- Yok olana yukarı nedir, aşağı ne? Yok olanın ne yakınlığı olur, ne uzaklığı, ne geç kalışı!
-
کارگاه و گنج حق در نیستیست ** غرهی هستی چه دانی نیست چیست
- Allah’ın sanat yurdu da yokluktandır, hazinesi de. Sen, varlığa aldanmış kalmışsın, yokluk nedir, ne bileceksin?
-
حاصل این اشکست ایشان ای کیا ** مینماند هیچ با اشکست ما
- Hulâsa onların kırıklığı hiç bizim kırıklığımıza benzer mi a ulu kişi?
-
آنچنان شادند در ذل و تلف ** همچو ما در وقت اقبال و شرف
- Onlar, biz ikbale erişip yücelince nasıl neşelenirsek horluğa düşüp ellerindekini telef edince öyle neşelenirler.
-
برگ بیبرگی همه اقطاع اوست ** فقر و خواریش افتخارست و علوست
- Bu çeşit adamın malı, geliri, yokluk varlığından ibarettir. Yoksulluk, horluk, ona iftihardır, yüceliktir.