-
هر که اندر کار تو شد مرگدوست ** بر دل تو بی کراهت دوست اوست
- Hangi işe girişirsin de o işte sana ölüm bile hoş gelirse sevdiğin iş, işte o iştir.
-
چون کراهت رفت آن خود مرگ نیست ** صورت مرگست و نقلان کردنیست
- Ölümün kötülüğümü gitti mi zaten artık o ölüm, değildir, ölümün bir suretidir, bir göçmeden ibarettir, o.
-
چون کراهت رفت مردن نفع شد ** پس درست آید که مردن دفع شد
- Ölümdeki kötülük gitti mi ölümde fayda var demektir. Gayri dosdoğru anlaşıldı ki ölüm geçti gitti!
-
دوست حقست و کسی کش گفت او ** که توی آن من و من آن تو
- Sevgili dediğin bir Hak’tır, bir de Allah’ın “Sen benimsin, ben senin” dediği.
-
گوش دار اکنون که عاشق میرسد ** بسته عشق او را به حبل من مسد 4615
- Şimdi kulak ver de dinle: Aşk, âşığı liften örme ipliklerle bağlamış… Sürükleyip getirdi.
-
چون بدید او چهرهی صدر جهان ** گوییا پریدش از تن مرغ جان
- Sadr-ı Cihan’nın yüzünü görür görmez sanki can kuşu, bedeninden uçup gitti.
-
همچو چوب خشک افتاد آن تنش ** سرد شد از فرق جان تا ناخنش
- Bedeni kuru bir ağaç gibi kalakaldı… Tepesinden tırnağına kadar buz kesildi!
-
هرچه کردند از بخور و از گلاب ** نه بجنبید و نه آمد در خطاب
- Yüzüne gül suları serptiler, yanında buhurlar yaktılar… Neler yaptılarsa faydasız… Kıpırdamadı, seslenmedi bile!
-
شاه چون دید آن مزعفر روی او ** پس فرود آمد ز مرکب سوی او
- Padişah, onun safran gibi sararmış yüzünü görünce atından indi, yanına geldi.
-
گفت عاشق دوست میجوید بتفت ** چونک معشوق آمد آن عاشق برفت 4620
- Dedi ki: “Âşık hararetle sevgiliyi arar… Fakat sevgili geldi mi o âşık yok olur, kendisinden geçer gider!