-
پس سلیمان گفت ای انصافجو ** داد و انصاف از که میخواهی بگو
- Süleyman; Ey hak isteyen, kimden şikâyet ediyorsun? Söyle.
-
کیست آن کالم که از باد و بروت ** ظلم کردست و خراشیدست روت
- Kimdir o zalim ki ululuk satarak sana zulmetti, yüzünü, gözünü tırmaladı?
-
ای عجب در عهد ما ظالم کجاست ** کو نه اندر حبس و در زنجیر ماست
- Bizim zamanımızda zalim nerede? Şaşılacak şey… Nasıl oluyor da hapsedilmemiş, nasıl oluyor da bizim zindanımızda değil?
-
چونک ما زادیم ظلم آن روز مرد ** پس بعهد ما کی ظلمی پیش برد 4635
- Bizim doğduğumuz gün zulüm öldü… Kimdir bizim zamanımızda zulmeden?
-
چون بر آمد نور ظلمت نیست شد ** ظلم را ظلمت بود اصل و عضد
- Nur geldi mi zulmet yok olur. Zulmün aslı ve arkası da zulmettir.
-
نک شیاطین کسب و خدمت میکنند ** دیگران بسته باصفادند و بند
- Bak, şeytanlar, bizim için çalışmada, kazanmada, bize hizmet etmede… Hizmetten çekinenler de zincirlerle bağlanmış, bukağılarına vurulmuş!
-
اصل ظلم ظالمان از دیو بود ** دیو در بندست استم چون نمود
- Zalimler, Şeytan’ın iğvasiyle zulmederler, zalimlerin zulmünün aslı Şeytan’dan gelir… Şeytan, bağlarla bağlanmış, zincirlere vurulmuşken nasıl olup da zulümde bulunabilir?
-
ملک زان دادست ما را کن فکان ** تا ننالد خلق سوی آسمان
- Allah, bize padişahlığı; halk göklere el açıp ağlamasın diye verdi.
-
تا به بالا بر نیاید دودها ** تا نگردد مضطرب چرخ و سها 4640
- Ah ve feryatların yücelere çıkmasın, gökyüzüyle süha yıldızı ıstıraba düşmesin.
-
تا نلرزد عرش از ناله یتیم ** تا نگردد از ستم جانی سقیم
- Arş yetim feryadıyla titremesin, hiç kimse sitemle perişan olmasın diye bize saltanat ihsan etti.