-
من چو با سوداییانش محرمم ** روز و شب اندر قفص در میدمم
- Ben, onun sevdalılarının mahremiyim… Gece, gündüz kafes içinde ondan bahsetmedeyim!
-
سخت مست و بیخود و آشفتهای ** دوش ای جان بر چه پهلو خفتهای
- Ey can, pek sarhoşsun, pek kendinden geçmiş, pek perişan ve harap olmuşsun… Dün gece hangi yanına yattın ki?
-
هان و هان هش دار بر ناری دمی ** اولا بر جه طلب کن محرمی 4730
- Kendine gel, kendine… bu sırdan pek bahsetme; önce bir sıçra, kendine mahrem bir dost iste!
-
عاشق و مستی و بگشاده زبان ** الله الله اشتری بر ناودان
- Âşıksın, sarhoşsun, dilin açılmış… Allah, Allah… Sen, oluk üstünde bir devesin!
-
چون ز راز و ناز او گوید زبان ** یا جمیل الستر خواند آسمان
- Dil, onun sırrından, onun nazından bahse kalkıştı mı gök, “Ey hakikatini güzelce örten Allah” demeye başlar.
-
ستر چه در پشم و پنبه آذرست ** تا همیپوشیش او پیداترست
- Fakat aşkı örtmek nedir? Ateşi yün ve pamuk içinde gizlemek! Ne kadar örtersen o kadar meydana çıkar!
-
چون بکوشم تا سرش پنهان کنم ** سر بر آرد چون علم کاینک منم
- Ben, onu örtmeye çalıştım mı o, bayrak gibi başkaldırır, işte buracıktayım der.
-
رغم انفم گیردم او هر دو گوش ** کای مدمغ چونش میپوشی بپوش 4735
- Benim inadıma o, iki kulağımdan yakalar da, a kendi bildiğine giden, beni nasıl örteceksin, nasıl gizleyeceksin? Hadi, gizle bakalım der.
-
گویمش رو گرچه بر جوشیدهای ** همچو جان پیدایی و پوشیدهای
- Derim ki: Hadi git, coşmuşsun ama can gibi hem meydandasın, hem gizli!
-
گوید او محبوس خنبست این تنم ** چون می اندر بزم خنبک میزنم
- Der ki: Bu tenim küp içinde mahpus… Fakat şarap gibi küp içinde ıslık çalmaktayım!