English    Türkçe    فارسی   

3
4772-4781

  • آن یکی از حقد و دیگر ز ارتباط ** آن یکی از رنج و دیگر از نشاط
  • Birisi kızgınlığından, hasedinden, öbürü arkadaşlarıyla birleşme yüzünden kişner, cıvıldar. Biri derdinden bağırır, öbürü neşesinden!
  • هر که دور از حالت ایشان بود ** پیشش آن آوازها یکسان بود
  • Fakat onların hallerini anlamaktan uzak olana göre o sesler hep birdir!
  • آن درختی جنبد از زخم تبر ** و آن درخت دیگر از باد سحر
  • O ağaç baltadan titrer, şu ağaç seher yelinden!
  • بس غلط گشتم ز دیگ مردریگ ** زانک سرپوشیده می‌جوشید دیگ 4775
  • Bu arada kalası tencere yüzünden çok yanıldım… Çünkü kapağı kaynıyor!
  • جوش و نوش هرکست گوید بیا ** جوش صدق و جوش تزویر و ریا
  • Doğrulukla kaynayan da o kaynayışıyla, o coşkunluğuyla seni çağırır, gel der… Yalanla, riya ile kaynayan da!
  • گر نداری بو ز جان روشناس ** رو دماغی دست آور بوشناس
  • Eğer insanları yüzlerinden tanıyan candan bir koku almadıysan, eğer o kabiliyet sende yoksa yürü… Kokudan anlayan bir dimağa sahip olmaya çalış!
  • آن دماغی که بر آن گلشن تند ** چشم یعقوبان هم او روشن کند
  • O gül bahçesinde dönüp dolaşan dimağa sahip olmaya uğraş… Yakupların gözünü bile o dimağ, aydınlatır.
  • هین بگو احوال آن خسته‌جگر ** کز بخاری دور ماندیم ای پسر
  • Hadi, o gönlü hasta âşıkın ahvalini anlat… Oğul, neye Buhara’lı âşıktan uzak düştün.
  • یافتن عاشق معشوق را و بیان آنک جوینده یابنده بود کی و من یعمل مثقال ذرة خیرا یره
  • Âşığın mâşukunu bulması, arayan mutlaka bulur, bir zerre miktarı hayırda bulunan, hayrının mükâfatını görür
  • کان جوان در جست و جو بد هفت سال ** از خیال وصل گشته چون خیال 4780
  • O delikanlı, tam yedi yıl sevgilisini aradı, durdu; vuslat hayaliyle hayale döndü!
  • سایه‌ی حق بر سر بنده بود ** عاقبت جوینده یابنده بود
  • Allah’ın gölgesi kulun başı üstündedir. Arayan, nihayet aradığını bulur.