-
وز فطام لقمه لقمانی شود ** طالب اشکار پنهانی شود
- Lokmadan kesildi mi Lokman kesilir, gizli matlûba talip olur.
-
گر جنین را کس بگفتی در رحم ** هست بیرون عالمی بس منتظم
- Ana karnındaki çocuğa birisi dese ki: Dışarda pek düzgün, pek güzel bir âlem var…
-
یک زمینی خرمی با عرض و طول ** اندرو صد نعمت و چندین اکول
- Boyuna, enine geniş bir yeryüzü… Orada nice nimetler var, nice sonsuz yiyecek şeyler.
-
کوهها و بحرها و دشتها ** بوستانها باغها و کشتها 55
- Dağlar, denizler, ovalar, bostanlar, bağlar, çayırlar…
-
آسمانی بس بلند و پر ضیا ** آفتاب و ماهتاب و صد سها
- Pek yüksek, ziyadar bir gökyüzü… Güneş, ay ışığı, yüzlerce süha yıldızı.
-
از جنوب و از شمال و از دبور ** باغها دارد عروسیها و سور
- Yıldızdan, poyrazdan, doğudan, batıdan esen yeller… Bağlar bahçeler gelin gibi süslenmekte, bezenmekte.
-
در صفت ناید عجایبهای آن ** تو درین ظلمت چهای در امتحان
- O âlemdeki şaşılacak şeyler anlatılamaz ki… Sen, neden bu kapkaranlık yerde mihnetler içindesin?
-
خون خوری در چارمیخ تنگنا ** در میان حبس و انجاس و عنا
- Bu daracık çarmıhta kan yemektesin; hapis içinde, pislikler içinde, sıkıntılar içindesin.
-
او بحکم حال خود منکر بدی ** زین رسالت معرض و کافر شدی 60
- Çocuk, kendi haline bakıp bunları inkâr eder, bu elçilikten yüz çevirir, kâfir olur.
-
کین محالست و فریبست و غرور ** زانک تصویری ندارد وهم کور
- Olmayacak şey, hileden, yalandan başka bir şey değil, der. Kör adamın vehmi, bunu anlamaktan ne kadar uzak!