-
چون ببینی روی او در تو فتند ** یا مبین آن رو چو دیدی خوش مخند
- Bu çeşit adamların suratını gördün mü ya bakma yahut da mademki baktın, hoşlanıp gülme.
-
در چنان روی خبیث عاصیه ** گفت یزدان نسفعن بالناصیه
- O çeşit habis ve âsi suratlar hakkında Allah, “Alnının perçeminden yakalar, çekeriz” dedi.
-
چون بپرسیدند و خانهش یافتند ** همچو خویشان سوی در بشتافتند 605
- Konuklar, köylünün evini sorup buldular, akraba ve bildikleri gibi kapıya koştular.
-
در فرو بستند اهل خانهاش ** خواجه شد زین کژروی دیوانهوش
- Köylünün evindekiler kapıyı kapadılar. Şehirli, bu aykırı hareketten deli gibi oldu.
-
لیک هنگام درشتی هم نبود ** چون در افتادی بچه تیزی چه سود
- Fakat zaten sertlik gösterilecek zaman değildi. Kuyuya düştükten sonra sertliğin ne faydası var?
-
بر درش ماندند ایشان پنج روز ** شب بسرما روز خود خورشیدسوز
- Tam beş gün, geceleri soğuktan üşüyerek, gündüzleri sıcaktan yanıp yakılarak kapısının önünde kaldılar.
-
نه ز غفلت بود ماندن نه خری ** بلک بود از اضطرار و بیخری
- Orada kalışları ne gafilliklerindendi, ne eşekliklerinden. Zaruretten, açlık ve susuzluk yüzündendi.
-
با لیمان بسته نیکان ز اضطرار ** شیر مرداری خورد از جوع زار 610
- İyiler, zaruret yüzünden kötülerle bağdaşırlar. Adam, zaruret yüzünden ölü eti bile yer!
-
او همیدیدش همیکردش سلام ** که فلانم من مرا اینست نام
- Şehirli, köylüyü gördükçe selâm vermekte, “ Yahu, ben filan kişiyim, adım da şu” demekteydi.
-
گفت باشد من چه دانم تو کیی ** یا پلیدی یا قرین پاکیی
- Köylü ”Olabilir. Fakat sen kimsin, nesin, ben ne bileyim? Belki kötü bir adamsın, belki temiz bir adam.