-
تیر را بگشاد آن خواجه ز شست ** زد بر آن حیوان که تا افتاد پست
- Şehirli, yayını kurup bir ok attı, hayvanı vurdu, tepeden aşağı düşürdü.
-
اندر افتادن ز حیوان باد جست ** روستایی های کرد و کوفت دست
- Hayvan düşerken bir yellendi. Köylü, duyup eyvah dedi, ellerini dizlerine vurdu.
-
ناجوامردا که خرکرهی منست ** گفت نه این گرگ چون آهرمنست
- “Be hey mürüvvetsiz, eşeğimin sıpasını vurdun” dedi. Şehirli, “Yok canım, dev gibi kurt.
-
اندرو اشکال گرگی ظاهرست ** شکل او از گرگی او مخبرست 655
- Karaltısına baksana, kurdun ta kendisi. Şeklinden de kurt olduğu anlaşılıp duruyor” dediyse de,
-
گفت نه بادی که جست از فرج وی ** میشناسم همچنانک آبی ز می
- Köylü, “Hayır. Yellendi ya... Tanıdım ben. Onun yellenmesini suyu şaraptan nasıl ayırt edersem öyle ayırt eder, anlarım.
-
کشتهای خرکرهام را در ریاض ** که مبادت بسط هرگز ز انقباض
- Çayırlıkta benim sıpamı vurdun, öldürdün. Dilerim, neşe yüzü görmeyesin” dedi.
-
گفت نیکوتر تفحص کن شبست ** شخصها در شب ز ناظر محجبست
- Şehirli, “İyi, bak… Vakit gece. İnsan, geceleyin iyi göremez.
-
شب غلط بنماید و مبدل بسی ** دید صایب شب ندارد هر کسی
- Gece ekseriye adamı yanıltır, başka şeyler gösterir. Herkes geceleyin gördüğünü fark edemez.
-
هم شب و هم ابر و هم باران ژرف ** این سه تاریکی غلط آرد شگرف 660
- Hele bu gece hem karanlık, hem bulut var, hem şiddetli yağmur yağmada. Bu üç karanlık, adamı pek yanıltır.” dedi ama
-
گفت آن بر من چو روز روشنست ** میشناسم باد خرکرهی منست
- Köylü “Hayır. Bu bana gün gibi aşikâr. Tanırım ben, bu yellenme, benim eşeğimin sıpasının yellenmesi.