-
مست و بنگی را طلاق و بیع نیست ** همچو طفلست او معاف و معتقیست
- Sarhoş ve esrarkeşin karı boşaması ve bir şey satması, makbul ve muteber değildir. O, çocuğa benzer, yaptığı affedilir, hürdür, serbesttir.
-
مستیی کید ز بوی شاه فرد ** صد خم می در سر و مغز آن نکرد
- Asıl tek padişah olan Allah’tan gelen sarhoşluksa insana yüz küpün şarabından ziyade tesir eder, yüz küpün şarabından ziyade adamın aklını alır.
-
پس برو تکلیف چون باشد روا ** اسب ساقط گشت و شد بی دست و پا
- Haydi yürü artık böyle adama nasıl teklif olabilir ki? At düştü, elsiz, ayaksız bir hâle geldi.
-
بار کی نهد در جهان خرکره را ** درس کی دهد پارسی بومره را 675
- Âlemde eşek sıpasına kim yük yükler? Ebumerre’ye kim Farsça okutabilir?
-
بار بر گیرند چون آمد عرج ** گفت حق لیس علی الاعمی حرج
- At topallamaya başladı mı, üstündeki yükü alırlar. Çünkü Allah “ Köre teklif yok” dedi.
-
سوی خود اعمی شدم از حق بصیر ** پس معافم از قلیل و از کثیر
- Ben de kendime karşı kör, fakat Allah’ı görür oldum. Şu halde azdan da affedilmişim, çoktan da!
-
لاف درویشی زنی و بیخودی ** های هوی مستیان ایزدی
- Hâlbuki sen, dervişlikten dem vuruyorsun, kendinde olmadığını söylüyorsun, ebedî sarhoşlar gibi hayhuylarda bulunuyor, naralar atıyorsun.
-
که زمین را من ندانم ز آسمان ** امتحانت کرد غیرت امتحان
- Yeri gökten fark etmiyorum diyorsun ama Allah gayreti seni bir sınadı ki!
-
باد خرکرهی چنین رسوات کرد ** هستی نفی ترا اثبات کرد 680
- Eşek sıpasının yellenmesi seni böyle rüsvay etti, senin, ben yokum diye kendini nefyedişini reddederek, varlığını ispat etti.
-
این چنین رسوا کند حق شید را ** این چنین گیرد رمیدهصید را
- Allah, sersem adamı böyle rüsvay eder, kaçan avı böyle yakalar işte!”