-
شاخ خشک از قربت آن آفتاب ** غیر زوتر خشک گشتن گو بیاب
- Fakat bir de bak, kuru dal, güneşe yakınlığından kuruluktan başka ne bulabilir?
-
آنچنان مستی مباش ای بیخرد ** که به عقل آید پشیمانی خورد 710
- Akıllı, aklın başına gelince pişman olacak bir sarhoşluğa düşme.
-
بلک از آن مستان که چون می میخورند ** عقلهای پخته حسرت میبرند
- O sarhoşlardan ol ki onlar şarap içmeye koyuldular mı olgun akıllar bile onlara hasret çeker.
-
ای گرفته همچو گربه موش پیر ** گر از آن می شیرگیری شیر گیر
- Ey kedi gibi kocalmış fareyi tutan, o şaraptan içmiş onunla gıdalanmışsan aslan tut aslan!
-
ای بخورده از خیالی جام هیچ ** همچو مستان حقایق بر مپیچ
- Ey hayale kapılıp aslı olmayan kadehten hayal şarabı içen, hakikat sarhoşları gibi sarhoşluk etme, o tarafa sarkıntılıkta bulunma!
-
میفتی این سو و آن سو مستوار ** ای تو این سو نیستت زان سو گذار
- Sarhoş gibi şu yana, bu yana düşüp durmadasın ama sana bu tarafa yol yok, o tarafa yürü.
-
گر بدان سو راه یابی بعد از آن ** گه بدین سو گه بدان سو سر فشان 715
- O yana yol bulursan ondan sonra bazen bu tarafa salın, bazen o tarafta.
-
جمله این سویی از آن سو کپ مزن ** چون نداری مرگ هرزه جان مکن
- Tamamıyla bu tarafa mensupken o tarafta dem varma. Madem ölümün gelmemiş, yalan yere can çekişme.
-
آن خضرجان کز اجل نهراسد او ** شاید ار مخلوق را نشناسد او
- Fakat ebedî hayata erişen ve ecelden korkmayan Hızır canlı kişi, mahlûku tanımasa da caiz.
-
کام از ذوق توهم خوش کنی ** در دمی در خیک خود پرش کنی
- Damağını vehmin zevkiyle çeşnilendirir, varlık tulumuna üfürür, kendini havayla şişirip gururlanırsın ama,