-
کام از ذوق توهم خوش کنی ** در دمی در خیک خود پرش کنی
- Damağını vehmin zevkiyle çeşnilendirir, varlık tulumuna üfürür, kendini havayla şişirip gururlanırsın ama,
-
پس به یک سوزن تهی گردی ز باد ** این چنین فربه تن عاقل مباد
- Bir iğneyle o yel kaçıp gider. Dilerim akıllı adam, bu çeşit semirmesin!
-
کوزهها سازی ز برف اندر شتا ** کی کند چون آب بیند آن وفا 720
- Kışın kardan testiler yapıyorsun, iyi ama hiç onlar suya dayanır mı?
-
افتادن شغال در خم رنگ و رنگین شدن و دعوی طاوسی کردن میان شغالان
- Çakalın boyacı küpüne düşüp boyanması ve çakallar arasında tavusluk dâvasına kalkışması
-
آن شغالی رفت اندر خم رنگ ** اندر آن خم کرد یک ساعت درنگ
- Bir çakal boyacı küpüne düştü, orada bir müddet kaldı.
-
پس بر آمد پوستش رنگین شده ** که منم طاووس علیین شده
- Sonra postu boyanmış olarak çıkıp “Ben illiyyin tavusuyum, demeye başladı.
-
پشم رنگین رونق خوش یافته ** آفتاب آن رنگها بر تافته
- Postu boyanmış, pek güzel parlamış, güneş de o renklere vurmuştu.
-
دید خود را سبز و سرخ و فور و زرد ** خویشتن را بر شغالان عرضه کرد
- Çakal, kendini yeşil, kızıl, pembe ve sarı renklerde görüp o çeşitli renklerle öbür çakallara göründü.
-
جمله گفتند ای شغالک حال چیست ** که ترا در سر نشاطی ملتویست 725
- Hepsi de “A çakalcık, bu ne hâl? Fazlasıyla neşelere dalmışsın, pek memnunsun.
-
از نشاط از ما کرانه کردهای ** این تکبر از کجا آوردهای
- Neşeden âdeta bizden nefret ediyorsun! Bu ululuğu nereden elde ettin?” dediler.
-
یک شغالی پیش او شد کای فلان ** شید کردی یا شدی از خوشدلان
- Fakat çakallardan biri “Sen ya hile yapıyorsun yahut da hakikaten bir neşeye sahip oldun, neşeliler arasına katıldın.