-
امتحان در امتحانست ای پدر ** هین به کمتر امتحان خود را مخر
- Babam, imtihan içinde imtihan var. Derlen toplan da ufacık bir imtihanla kendini satma!
-
آمن بودن بلعم باعور کی امتحانها کرد حضرت او را و از آنها روی سپید آمده بود
- Bâbûr oğlu Bel’am’ın Allah imtihanlarından yüzü ak çıkacağına emin olması
-
بلعم باعور و ابلیس لعین ** ز امتحان آخرین گشته مهین
- Bâbûr oğlu Bel’am’la melûn iblis, en son imtihanda alçaldılar.
-
او بدعوی میل دولت میکند ** معدهاش نفرین سبلت میکند
- “O adam da kendi iddiasınca devletli görünürdü ya, fakat midesi, bıyığına lânet eder,
-
کانچ پنهان میکند پیدایش کن ** سوخت ما را ای خدا رسواش کن
- “Yarabbi, şu adamın gizlendiğini sen dışarıya vur, meydana çıkar. Bizi yaktı, yandırdı, sen onu rüsvay et” derdi.
-
جمله اجزای تنش خصم ویند ** کز بهاری لافد ایشان در دیند 750
- Onun bedeninin bütün cüzleri, ona düşman olmuştu. O, bahardan dem vurdu ama onlar, kışın ta kendisindeydiler.
-
لاف وا داد کرمها میکند ** شاخ رحمت را ز بن بر میکند
- Adam, ihsandan, keremden dem vururdu ama merhamet dalını, ta kökünden kesmekteydi.
-
راستی پیش آر یا خاموش کن ** وانگهان رحمت ببین و نوش کن
- Ya doğru ol, doğruluğunu göster yahut sus da merhamete eriş, sonra coş!
-
آن شکم خصم سبال او شده ** دست پنهان در دعا اندر زده
- Adamın karnı da bıyıklarına düşman kesilmiş, gizlice el kaldırıp dua ediyor,
-
کای خدا رسوا کن این لاف لام ** تا بجنبد سوی ما رحم کرام
- “Yarabbi, sen bu aşağılık herifi rüsvay et de kerem sahipleri bize merhamete gelsinler” diyordu.
-
مستجاب آمد دعای آن شکم ** شورش حاجت بزد بیرون علم 755
- Karnın duası kabul oldu. İhtiyaçtan doğan yanıp yakılma, dışarıya kadar bayrak açtı, görünür bir hale geldi.