- 
		    چون بحیلتشان به میدان برد او ** روی خود ننمودشان بس تازهرو
- Firavun bu hileyle onları meydana götürünce güzelim yüzünü onlara gösterdi.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    کرد دلداری و بخششها بداد ** هم عطا هم وعدهها کرد آن قباد
- Gönüllerini aldı, ihsanlarda bulundu, vaatler etti.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   بعد از آن گفت از برای جانتان ** جمله در میدان بخسپید امشبان   870
- Ondan sonrada “ Canınız için ne olur. Bu akşam hepiniz bu meydan da kalın, burada yatın uyuyun” dedi.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    پاسخش دادند که خدمت کنیم ** گر تو خواهی یک مه اینجا ساکنیم
- Cevap vererek dediler ki, “Sana kulluk eder, sözünü dinler hatta dilersen burada bir ay otururuz”
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	       
		  
		  - 
		  بازگشتن فرعون از میدان به شهر شاد بتفریق  بنی اسرائیل از زنانشان در شب حمل
- Firavunun, doğum gecesi, İsrailoğullarını karılarından ayırdığına sevinerek meydandan şehre dönmesi
 
	      
	       
	      
	       
	      
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    شه شبانگه باز آمد شادمان ** کامشبان حملست و دورند از زنان
- Firavunun, geceleyin “Bu gece doğum gecesi, fakat hepside karılarından ayrı” diye sevinerek geri döndü.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    خازنش عمران هم اندر خدمتش ** هم به شهر آمد قرین صحبتش
- Haznedarı İmran da yanındaydı. Onunla konuşa konuşa şehre geldi.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گفت ای عمران برین در خسپ تو ** هین مرو سوی زن و صحبت مجو
- Ona, “İmran, bu gece sen de burada yat, karının yanına gitme onunla buluşma” dedi.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   گفت خسپم هم برین درگاه تو ** هیچ نندیشم بجز دلخواه تو   875
- İmran, “Peki, burada yatarım, senin gönlünün istediği şeyden başka bir şey düşünmem bile” dedi.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    بود عمران هم ز اسرائیلیان ** لیک مر فرعون را دل بود و جان
- İmran da İsrail oğullarındandı. Fakat Firavuna âdeta gönüllü, candı.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    کی گمان بردی که او عصیان کند ** آنک خوف جان فرعون آن کند
- Firavun, onun isyan edeceğini, gönlünü korktuğu şeyi yapacağını nereden aklına getirecekti?
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	       
		  
		  - 
		  جمع آمدن عمران به مادر موسی و حامله شدن مادر موسی علیهالسلام
- İmran’ın, Musa’nın anasıyla buluşması ve kadının Musa’ya gebe kalması