English    Türkçe    فارسی   

4
1054-1063

  • در نظاره صید و صیادی شه ** کرده ترک صید و مرده در وله
  • Avı ve padişahın avcılığını seyrederken hepsi de avlanmayı bırakmışlar, hayran olup can vermişlerdir!
  • هم‌چو مرغ مرده‌شان بگرفته یار ** تا کند او جنس ایشان را شکار 1055
  • O cinsten olan kuşları avlamak için avcılar nasıl ellerine ölü bir kuş alırlarsa sevgili de onları eline almıştır.
  • مرغ مرده مضطر اندر وصل و بین ** خوانده‌ای القلب بین اصبعین
  • O ölü kuş vuslat ve firkat arasında ihtiyarsız bir haldedir. “Kalp, Allah’ın iki parmağı arasındadır” hadisini okumadın mı?
  • مرغ مرده‌ش را هر آنک شد شکار ** چون ببیند شد شکار شهریار
  • Ölü kuşa avlanan dikkat ederse görür ki padişaha avlanmıştır.
  • هر که او زین مرغ مرده سر بتافت ** دست آن صیاد را هرگز نیافت
  • Bu ölü kuştan baş çeken, asla avcının elini bulamaz!
  • گوید او منگر به مرداری من ** عشق شه بین در نگهداری من
  • Ölü kuş der ki: benim murdarlığıma bakma padişahın bana olan aşkına bak... Bak da beni nasıl görüp gözetmekte, bir gör!
  • من نه مردارم مرا شه کشته است ** صورت من شبه مرده گشته است 1060
  • Ben pis değilim... Beni padişah öldürdü; suretim, ölüye benzedi.
  • جنبشم زین پیش بود از بال و پر ** جنبشم اکنون ز دست دادگر
  • Bundan önce kanadımla uçuyordum; şimdiyse hareketim, padişahın elinden.
  • جنبش فانیم بیرون شد ز پوست ** جنبشم باقیست اکنون چون ازوست
  • Fâni hareketim, derimden çıktı gitti... Şimdiki hareketim bâki, çünkü ondan!
  • هر که کژ جنبد به پیش جنبشم ** گرچه سیمرغست زارش می‌کشم
  • Benim hareketime karşı eğri harekette bulunanı, simurg bile olsa perişan eder, ağlatır, inletir, öldürürüm!