-
مستمع خفتست کوته کن خطاب ** ای خطیب این نقش کم کن تو بر آب
- Dinleyen uyudu, sözü kısa kes ey hatip... Su üstüne yazı yazmayı bırak gayri!
-
خیز بلقیسا که بازاریست تیز ** زین خسیسان کسادافکن گریز 1095
- Kalk ey Belkıs, alışveriş pazarı kızıştı... Şu kesatçı hasislerden kaç!
-
خیز بلقیسا کنون با اختیار ** پیش از آنک مرگ آرد گیر و دار
- Kalk ey Belkıs, ölüm gelip çatmadan şimdi ihtiyarınla kalk!
-
بعد از آن گوشت کشد مرگ آنچنان ** که چو دزد آیی به شحنه جانکنان
- Sonra ölüm, kulağını öyle bir çeker ki hırsız gibi can çekişe sahneye gelir, teslim olursun!
-
زین خران تا چند باشی نعلدزد ** گر همی دزدی بیا و لعل دزد
- Bu eşeklerden ne vakte dek nal çalıp duracaksın? Eğer bir şey çalacaksan bari gel de lâal çal!
-
خواهرانت یافته ملک خلود ** تو گرفته ملکت کور و کبود
- Kız kardeşlerin ebedîlik mülkünü elde ettiler, sense bu yaslı yurtta kalakaldın!
-
ای خنک آن را کزین ملکت بجست ** که اجل این ملک را ویرانگرست 1100
- Ne mutlu ona ki bu yurttan sıçradı, çıktı... Çünkü ecel, bu yurdu nihayet yıkar, viran eder!
-
خیز بلقیسا بیا باری ببین ** ملکت شاهان و سلطانان دین
- Kalk, gel ey Belkıs de bir kerecik olsun din padişahlarıyla din sultanlarının yurdunu gör!
-
شسته در باطن میان گلستان ** ظاهر آحادی میان دوستان
- Onlar, görünüşte dostlar arasında nağmelerle deve sürüyorlar ama iç âleminde gül bahçesinde oturmuşlar, zevk u safa ediyorlar.
-
بوستان با او روان هر جا رود ** لیک آن از خلق پنهان میشود
- Bahçe, onlar nereye giderse beraber gitmekte... Fakat bu halktan gizli!