-
حج زیارت کردن خانه بود ** حج رب البیت مردانه بود 15
- Hac, Allah evini ziyarettir, ev sahibini ziyaretse erliktir.
-
زان ضیا گفتم حسامالدین ترا ** که تو خورشیدی و این دو وصفها
- Hüsameddin, sen bir güneşsin, onun için sana ziya dedim... bu iki söz, Hüsam ve Ziya, senin vasıflarındır.
-
کین حسام و این ضیا یکیست هین ** تیغ خورشید از ضیا باشد یقین
- Bu Hüsam ve Ziya birdir... Şüphe yok ki güneşin kılıcı ziyadandır.
-
نور از آن ماه باشد وین ضیا ** آن خورشید این فرو خوان از نبا
- Nur, ayındır, bu ziya da güneşin... Kuran’ı oku da bak!
-
شمس را قرآن ضیا خواند ای پدر ** و آن قمر را نور خواند این را نگر
- Babacığım, Kuran güneşe ziya dedi, aya da nur... hele bak da gör!
-
شمس چون عالیتر آمد خود ز ماه ** پس ضیا از نور افزون دان به جاه 20
- Güneş, aydan daha üstündür ya... Şu halde Ziya’yı da mertebe bakımından nurdan üstün bil!
-
بس کس اندر نور مه منهج ندید ** چون برآمد آفتاب آن شد پدید
- Hiç kimse gidilecek yolu ay ışığıyla görmedi de güneş doğunca yol meydana çıktı, göründü.
-
آفتاب اعواض را کامل نمود ** لاجرم بازارها در روز بود
- Güneş, alınacak, satılacak şeyleri güzelce gösterdi de bu yüzden pazarlar gündüzleri kuruldu.
-
تا که قلب و نقد نیک آید پدید ** تا بود از غبن و از حیله بعید
- Kalp akçeyle sağlam akçe iyice ayırt edilsin, kimse hileye kapılmasın, aldanmasın diye.
-
تا که نورش کامل آمد در زمین ** تاجران را رحمة للعالمین
- Güneşin nuru yeryüzüne adamakıllı vurdu, alışveriş edenler için âlemlere rahmet kesildi.