-
آن یکی بانگ این که اینک حاضرم ** بانگ دیگر بنگر اندر آخرم
- O seslerin biri işte ben buracıktayım, hazırım der. Öbür ses de, sen benim sonuma bak der.
-
حاضریام هست چون مکر و کمین ** نقش آخر ز آینهی اول ببین
- Cihanın bozuluşu, “benim şimdiki halim biledir, pusudur... Sonumu, bir aynaya benzeyen önüme bak da gör!” der.
-
چون یکی زین دو جوال اندر شدی ** آن دگر را ضد و نا درخور شدی
- Bu iki çuvaldan birine girdin mi öbürüne zıt olur, artık ona lâyık olmazsın!
-
ای خنک آنکو ز اول آن شنید ** کش عقول و مسمع مردان شنید 1630
- Ne mutlu ona ki erlerin akıllarının duyduğu bu sesi, önceden işitti!
-
خانه خالی یافت و جا را او گرفت ** غیر آنش کژ نماید یا شگفت
- Gönül evini hangi ses boş bulursa o gelir, tutar... Artık sahibine ondan başkası ya eğri görünür yahut acayip!
-
کوزهی نو کو به خود بولی کشید ** آن خبث را آب نتواند برید
- Yeni testi sidiği emerse artık su, ondan o pisliği gideremez!
-
در جهان هر چیز چیزی میکشد ** کفر کافر را و مرشد را رشد
- Âlemde her şey, bir şeyi çekmektedir... Küfür, kâfiri, doğruluk, doğru yola götüreni!
-
کهربا هم هست و مقناطیس هست ** تا تو آهن یا کهی آیی بشست
- Kehlibar da vardır, mıknatıs da... Sen demir de olsan, saman çöpü de olsan elbette bir tuzağa düşersin!
-
برد مقناطیست ار تو آهنی ** ور کهی بر کهربا بر میتنی 1635
- Demirsen seni bir mıknatıs kapar... Yok, saman çöpüysen kehlibara tutulur, ona gidersin!
-
آن یکی چون نیست با اخیار یار ** لاجرم شد پهلوی فجار جار
- İyi kişilerle dost olmayan, elbette kötülerin yanında yer alır, onlara komşu olur!