-
سحر رفت و معجزهی موسی گذشت ** هر دو را از بام بود افتاد طشت 1675
- Büyü de geçti gitti, Musa’nın mucizesi de... Her ikisinin de varlık damından leğenleri düştü!
-
بانگ طشت سحر جز لعنت چه ماند ** بانگ طشت دین به جز رفعت چه ماند
- Büyü leğeninin sesinden yalnız lanet kaldı; din leğeninin sesinden de yalnız yücelik!
-
چون محک پنهان شدست از مرد و زن ** در صف آ ای قلب و اکنون لاف زن
- Mihenk taşı, erkekte de yok, kadında da... O gizli kalmış; artık ey kalp, gel, safa karış da lâf et, tam sırası!
-
وقت لافستت محک چون غایبست ** میبرندت از عزیزی دست دست
- Lâfın tam zamanı şimdi... Çünkü mihenk yok ortada, artık seni yüce tutarlar, elden ele gezersin ey kalp!
-
قلب میگوید ز نخوت هر دمم ** ای زر خالص من از تو کی کمم
- Kalp her an gururlanır da der ki ben daima senin gibiyim a altın... ne vakit senden aşağıyım ki?
-
زر همیگوید بلی ای خواجهتاش ** لیک میآید محک آماده باش 1680
- Altında evet ey kapı yoldaşı, der... Fakat mihenk geliyor hazırlan hele!
-
مرگ تن هدیهست بر اصحاب راز ** زر خالص را چه نقصانست گاز
- Bedenin ölümü, sır ehli için bir hediyedir... Halis altına makastan ne noksan gelir ki?
-
قلب اگر در خویش آخربین بدی ** آن سیه که آخر شد او اول شدی
- Kalp, eğer sonuna baksaydı sonradan kararacağına önceden kararırdı:
-
چون شدی اول سیه اندر لقا ** دور بودی از نفاق و از شقا
- Önceden kararınca da nifaktan, kötülükten uzak kalırdı.
-
کیمیای فضل را طالب بدی ** عقل او بر زرق او غالب بدی
- Fazilet ve ihsan kimyasını isteseydi aklı, hilesinden üstün olurdu.