English    Türkçe    فارسی   

4
1758-1767

  • مال در ایثار اگر گردد تلف ** در درون صد زندگی آید خلف
  • Malını dağıtıp bağışlayan kişinin gönlüne o mal yerine yüzlerce dirilik gelir!
  • در زمین حق زراعت کردنی ** تخمهای پاک آنگه دخل نی
  • Allah tarlasına temiz tohumlar ekilsin de sonra temiz mahsul vermesin... İmkânı yok!
  • گر نروید خوشه از روضات هو ** پس چه واسع باشد ارض الله بگو 1760
  • Allah bahçeleri de mahsul vermezse artık Allah yeri geniştir denebilir mi? Söyle!
  • چونک این ارض فنا بی‌ریع نیست ** چون بود ارض الله آن مستوسعیست
  • Bu yokluk yeri bile mahsul vermemezlikte bulunmaz... Artık bundan çok geniş olan Allah yeri nasıl olur da mahsul vermez?
  • این زمین را ریع او خود بی‌حدست ** دانه‌ای را کمترین خود هفصدست
  • Bu yerin bile sayısız mahsul verme kabiliyeti vardır, en aşağı bir tohuma yedi yüz verir!
  • حمد گفتی کو نشان حامدون ** نه برونت هست اثر نه اندرون
  • Hamd ediyorsun, hani hamd edenlerin nişanesi? Bu nişaneler ne içinde var, ne dışında!
  • حمد عارف مر خدا را راستست ** که گواه حمد او شد پا و دست
  • Ârifin Allah’ya hamd etmesi doğrudur... Çünkü o hamdın şahidi eldir, ayaktır!
  • از چه تاریک جسمش بر کشید ** وز تک زندان دنیااش خرید 1765
  • Hamd ediş, arifi karanlık cisim kuyusundan çekip çıkarır... Dünya zindanından kurtarır!
  • اطلس تقوی و نور متلف ** آیت حمدست او را بر کتف
  • Sırtındaki takva atlasıyla ülfet nuru, hamd etmesinin nişanesidir.
  • وا رهیده از جهان عاریه ** ساکن گلزار و عین جاریه
  • Bu eğreti âlemden kurtulmuş, gül bahçelerinde, akarsu kenarlarında yurt tutmuştur.