-
پس بپرسیدش که این احوال خوش ** که برونست از حجاب پنج و شش
- Sordu: “Beş duyguyla altı cihetten dışarı olan şu hoş hal nedir?
-
گاه سرخ و گاه زرد و گه سپید ** میشود رویت چه حالست و نوید
- Yüzün gâh kızarmakta, gâh ağarmakta... Bu ne hal, bu ne müjde?
-
میکشی بوی و به ظاهر نیست گل ** بیشک از غیبست و از گلزار کل
- Koklayıp duruyorsun ama görünürde gül yok, şüphesiz bu, gayb âleminden, hakikî güllerin açtığı gül bahçesinden.
-
ای تو کام جان هر خودکامهای ** هر دم از غیبت پیام و نامهای
- Ey her kendini tanıyan, bilen kişinin muradı ve maksadı olan er, her an sana gayb âleminden bir haber, bir mektup gelmekte,
-
هر دمی یعقوبوار از یوسفی ** میرسد اندر مشام تو شفا 1815
- Her an Yakup gibi sana da bir Yusuf’tan şifa kokusu erişmekte.
-
قطرهای بر ریز بر ما زان سبو ** شمهای زان گلستان با ما بگو
- Bize de o testiden bir katra dök... Bize de o gül bahçesinden bir kokucuk anlat!
-
خو نداریم ای جمال مهتری ** که لب ما خشک و تو تنها خوری
- Biz buna alışmamışız ey yüce ve güzel er... Bizim dudağımız kuru, sen bu şarabı yalnızca içiyorsun!
-
ای فلکپیمای چست چستخیز ** زانچ خوردی جرعهای بر ما بریز
- Ey, çevik er, ey gökyüzünü dönüp dolaşan er, içtiğin şaraptan bize de bir yudumcuk sun!
-
میر مجلس نیست در دوران دگر ** جز تو ای شه در حریفان در نگر
- Bu zamanda meclisin beyi sensin, senden başkası değil... Bize de bak!
-
کی توان نوشید این می زیردست ** می یقین مر مرد را رسواگرست 1820
- Bu şarap, gizlice içilir mi ki? Şarap, muhakkak adamı rezil, rüsvay eder!